Çamlıbel
Anadolu Türklerle buluştuktan sonra bir başka rolü üstlenmiş.
Önce tarih kokan Tokat şaşırtmıştı bizi.
Sivas'ın ondan geri kalacağını düşünmedik ki.
Eski ticaret yolları üzerinde kurulu iki ilimiz.
Bu duygularla Sivas'a yollandık.
Önümüzde kışın zorlayan Anadolu coğrafyası.
Görünen o ki bugün aştığımız zirve belli ki çok zorlamış insanoğlunu.
Çamlıbel'e çıkarken aklıma gelmişlerdi.
Baktım iki gönül dostu tezgâhlarını çoktan kurmuşlar bile.
Sivas Tokat sınırı Çamlıbel, yorulanlara nefes aldırırken, zirve kış aylarının çetin koşullarını hissettiriyor.
Ama aşağılara baktıkça içimizde bir huzur.
Mola verdiğimiz yerde bahçeli bir anıt.
Eşim bölgede karayolu personeline yayla suyu sorarken, anıtın üzerinde devasa 'Atatürk Çeşmesi' yazısı.
Atatürk'ün Samsun'dan Sivas'a geçiş yapıp mola verdiği, suyunu içtiği yerde tarihsel akışa bir imza atalım denmiş.
Zirvede piknik yapabilir, dinlenebilirsiniz.
Tabi ki hava izin verirse.
Bu arada yaşam koşullarını hep ekranlardan izlediğimiz tır şoförleri takibimde.
Ekmeğini direksiyon başında kazananların muhabbetine uzaktan imrenerek baktım.
Dostluk yollarda çok daha pekişir derler ya.
Selam vererek girdik sohbetlerinin ortasına.
Onları canlı dinlemek, hayata bakışlarını ölçebilmek.
Bugünde Anadolu insanının özünü yansıtanlarla hep yüzleşiyorum.
Yemeklerini bitirmişlerdi.
'Kaynanan sizi sevmiyor' diyerek ayağa kalktılar.
'Sizin güler yüzünüz bizi doyurur' dedim.
Birisi Adıyaman'dan, diğeri ise Elazığ'dan araçlarını yükleyenler, kırk yıl önce başladıkları mesleklerinde Çamlıbel gibi geçitlerde yaşananların kader olduklarını söylüyorlardı.
Eskiden yollarda dikiz aynalarının birbirlerine değdiğini, bugün yollar muazzam olsa da ekonomik zorluklarla boğuştuklarından söz ettiler.
Araçlarının ömürlük sermayeleri olduğunu ve asla işsiz kalmadıklarını, günümüz araçlarında yirmi dört saat tüm ihtiyaçlarını giderdiklerini söyleyenlerin yüzlerinden tebessüm eksik kalmıyordu.
Uzun uzadıya tatlı bir sohbetti.
'Kazasız belasız kazançlar' dileyerek vedalaştık.
Bitip tükenmeyen yolları arşınlayanlar.
Aşık Veysel'in 'Uzun ince bir yoldayım' türküsündeki gibi.
Ömürlerini tüketmeyi sürdürürken.
Biz de Sivas'ın yolunu tutmuştuk.