Bir çelişkidir gidiyor.
Bir taraftan arka arkaya paketler ile tarımın destekleneceği açıklanıyor.
Diğer taraftan, çiftçilere yapılacak olan destekleme ödemelerinden kesintiye gidiliyor.
En son İVME paketinde seracılığın destekleneceği açıklandı.
Hatta öyle bir açıklama geldi ki, taş çatlasa bir iki milyar TL'lik seracılık desteği ile üretim patlaması olacakmış gibi algılandı.
Oysa zaten var olan bir programdı ve sadece sübvansiyon miktarları ile limitler değişti.
Ama işin bam teli olan, kredilerin 'ipotekli-teminatlı kredilerden' olduğundan bahseden olmadı.
Aynı şekilde, Sera yatırım kredilerinin 'projeli yatırımlardan olduğu' ve ülkedeki mevcut seraların ancak % 3-5'inin buna uygun olduğu da flu kaldı.
Görünen o ki, birileri karar vericileri fena halde yanlış yönlendiriyor.
En son bayram öncesi yaşanan olay ise pek görülen bir şey değil.
Pamuk destekleme ödemelerinde % 30 kesintiye gidildi.
Yani, yeterli ödenek temin edilemediği için, % 30'luk kısmın ödenmesi sonraya kaldı.
Yetti mi? Hayır.
Üstüne, çiftçilerin elektrik şirketlerine olan borçları, bu ödemelerden mahsup edildi.
Yetti mi? Hayır.
Bir de banka komisyonu kesildi.
Yani devlet, destekleme ödemeleri üzerinden özel şirketlere tahsilat yapmış oldu.
Oysa elektrik, tarımda kullanılan girdi kalemlerinden sadece biri.
Eğer devlet,
tarıma girdi temin edenlere tahsildar olacaksa; doğal olarak, gübre-ilaç-tohum- akaryakıt satıcıları da bu haktan yararlanmak isterler.
Adil olan bu olur zaten.
Adil olan bu olur da,
olan çiftçiye olur yine. Yani kısacası, bu iş olmaz; yanlıştır.
Devlet, çiftçiyi mi bazı özel şirketleri mi koruyacak bir karar vermelidir.
Ortaya karışık paketlerden ve uygulamalardan ancak karmaşa çıkar.
Devlet bu durumda,
İVME değil EVME (acele etme) demiş olur.
Oysa çiftçi ya üretir ya üretmez.
Acele ederek veya etmeyerek!