Bugün bayram.
Ulusal olsun, dinsel olsun, bayramların toplumsal yaşamdaki yerleri büyüktür. Büyüklerin elleri öpülür, çocuklar sevindirilir; insanlar bu vesileyle bir araya gelir; yarenlik eder, eğlenir, tazelenirler… Bu nedenle insan ilişkilerini yenilemek açısından önemli bir işlev görür bayramlar…
Son dönemlerde bayramlar, ne yazık ki bu kaynaştırıcı etkisini yitirmeye başladı. Çünkü, yoğun kent yaşamının içinde bunalan kitleler, bayram tatillerini fırsat olarak görüp kent dışına, çoğunlukla tatil beldelerine gitmek için bir fırsat olarak görüyorlar.
Bu durumdan duygusal olarak en çok etkilenen kesim de aile büyükleri, yaşlı insanlar...
Yeri gelmişken, bir öğretmen arkadaşımın iletisini paylaşmak isterim sizinle.
Yaşlandıkça ve olgunlaştıkça şunları görmeye başlarız:
2000 liralık saat de, 100 liralık saat de aynı zamanı gösterir!..
Beş yüz liralık cüzdan da taşısak, elli liralık cüzdan da taşısak içindeki para miktarı aynıdır.
500 metre karelik evde de otursak, 80 metrekarelik evde de otursak, aynı yalnızlığı hissederiz.
Ve anlarız ki; gerçek mutluluğun kaynağı maddi değerler değildir!
Lüks mevkide de uçsak, ekonomide de uçsak, varış noktasına aynı zamanda ulaşır,
uçak düşerse onunla birlikte düşeriz!..
Anlarız ki; arkadaşlarımızla, dostlarımızla, akrabalarımızla, gülebiliyorsak, sohbet edebiliyorsak, şarkı söyleyebiliyorsak, şundan bundan konuşabiliyorsak dünyanın en mutlu insanları bizleriz.
Yalnız insan asla mutlu olamaz!
Oysa defalarca sormuşlardı: Büyüyünce ne olacaksın? diye...
'Mutlu' diyemedik.
Çünkü çocuktuk.
Akıl edemedik! Demişti. N. Hikmet
'Mutluluk paylaşıldıkça çoğalır' unutmayalım…
Her gününüzün bayram sevinciyle dolması dileklerimle…