Oğlu ile gelini tarafından Adana'dan Samsun'a dilendirmek için getirilen 83 yaşındaki ninenin direnmesi sonucunda feci biçimde dövülmesi olayı, dini duyguların sömürülmesi düzeninde ilginç örneklerden biridir...
Her ramazan ayı öncesinde Samsun'a başka illerden çok sayıda dilenci gelir...
Bu insanlar, yabancı oldukları hemen anlaşıldığı için farklı yöntemlere başvurur...
Her biri yılların deneyimiyle "insan sarrafı" gibidir....
Kimin, parayı vereceğini 10 adım öteden kestirir...
Bazıları, ya market, ya fırın ya da manav önünde tezgah kurar, bazıları da hastane kapılarında...
Düşünsenize, hastane kapısında edilen duayı....
Hele de küçük çocuğunuz yanınızdaysa...
Bu dini sömürünün tuzağına düşmemek mümkün değil!..
Dün bir genç kadın, markete girerken önümü kesti.
"Abi, bir şey diyeceğim" dedi. Ne istediğini sordum. Elinde bir miktar para vardı. "Ev kiram 70 lira eksik. 6 aylık hamileyim. Kocam da hapiste" dedi.
Elinde o paraları görmeseydim, yardım edebilirdim. Çünkü, yıllar önce yaşlı bir kadın, aynı yöntemle beni çarpmıştı. O kadın aklıma gelince, "yok" deyip, otomobile bindim. Ama gazeteye giderken de yol boyunca "Ya doğruysa" diye kendi kendimi yedim. Geri dönmeyi çok istedim...
Gazeteye geldiğimde hala kafam mevzudaydı. Aradan bir kaç saat geçti. Hem 6 aylık hamile hem de kocası hapiste olan bir kadına yardım etmediğim için kendime kızıyordum. İç sesim, "Bırak sahtekarı" diye bağırsa da takılmıştım bir kere...
O sıra aklıma marketin önünde gördüğüm arkadaşımı aramak geldi. Telefonla aradım. Durumu özetle anlattım. Gülmeye başladı. "Ben de takip ettim onu. 5 kişinin ona para verdiğini gördüm. Elindeki paranın bir kısmını koynuna sokuyordu" deyince, nasıl sevindim anlatamam!..
Çoğumuzun böylesine yöntemlerle aldatıldığı olmuştur.
Ne tezgahlar, ne senaryolar, ne laflar ve ne roller...
Aman Allah'ım, dayanmak ne zor!..
O hikayeleri, nasip olursa bir gün yazacağım. Elbette, şeytanın bile aklına gelmeyecek yöntemleri bulmak, sıradan insanların işi değil...
Gelelim o yaşlı kadına…
Onun da hikayesi, dilendirilen çocuklar, yaşlı nineler ve dedeler gibi...
Oğlu ve gelini, dilinmek istemeyen o kadını feci biçimde dövdü...
Elleri kırılsın, ne diyelim!..
Bu acı tabloya; tuali, boyayı ve fırçayı temin eden bizleriz aslında!..
Yoksa, dini duyguları sömüren bu insanlar bu kadar yüzsüzleşebilir mi?..
Yani, "Kabahat bizde" diyorum!..
"Neden" derseniz?..
Gerçek ihtiyaç sahibinin sokakta el avuç açtığını gören oldu mu?...