Türkiye bir aydan fazla bir zamandır Binali Yıldırım'ı konuşuyor.
Gün geçmiyor ki, herhangi bir televizyonda konuşulmuş olmasın.
Efendim, Binali Yıldırım istifa edecek mi, etmeyecek mi?
Ederse ne olur, etmezse ne olur? Ama Anayasa'ya göre istifa etmelidir gibi sözlerle bir aydan fazladır başka bir gündem konuşulmadı. Nerede ise tüm siyasi ve askeri olaylar bunun gölgesinde kalmışlardır.
Yani anlayacağınız gündem bu olmuştur. Muhalefet konuştu, iktidar savundu.
Sanki Anayasa'yı yalnız muhalefet biliyormuşçasına konuşmalar yapıldı.
Ve sonunda Binali Yıldırım, 'istifa edeceğim' dedi.
İşte gündem belirleme buna denilir.
Türkiye bir hukuk ya da bir yasa devleti ise endişeye gerek yoktur.
Gerek teamüller ve gerekse yazılı metinler bu işi çözer. Bunların hiçbiri yoksa hiçbir şey yok demektir. O zaman seçime de ihtiyaç yok demektir.
Muhalefet işin üzerine hukuk, yasa ve teamüllerden yürümesi gerekirken şahıs üzerinden yürüyerek sonuç almak istemiştir.
AK PARTİ kendi kalesine gol atmaması şartıyla bu muhalefetle ülkeyi yüz yıl yönetir. İktidar zafiyeti muhalefetin eleştirilerinden ve eylemlerinden değil, kendi içindeki hesaplaşmalardan oluşmaktadır. Adeta devr-i sabık meydana getirerek birbirlerini yemeye çalışmaktadırlar. AK PARTİ'nin muhalefeti kendi içinden gelmektedir.
Gündem belirleme yeteneği iktidardadır.
Yönetim tezi ve taarruzu AK PARTİ DE, SAVUNMA İSE MUHALEFETTEDİR.
İktidar, söylemlerine cevap yetiştirmekle meşgul olan muhalefetin bir kısmını kendisine ram ederken diğer bir kısmını da etkisiz hale getirmiştir. Çünkü söyleyecek sözleri olmayınca, söylenenlerin dedikodusunu yapmak zorunda kalmaktadırlar.
Muhalefet, diriltici ve boğulmakta olan topluma nefes aldırıcı somut projeler üreterek gündemi belirlemedikçe yaptığı her çıkış iktidarın propagandasından öteye geçmez ve geçemez.
Seçmen, farkındalık meydana getirmeyecek partiye neden oy versin? Muhalefet önce bu sorunun cevabını versin ve de ondan sonra toplumun huzuruna çıksın. Selam ve sevgi ile…[email protected]