Tarihimizde çok ilginç şeyleri tartışmışızdır.
Atalarımız, 'Nefesi olan zurnacı olsun' demişler ya!
Biz de bazen bu bol nefesimizle zurnacı olmayı denedik.
Günlerden bir gün Sadr-ı Azam (başbakanlardan) Koca Reşit Paşa Sultan Mecid devrindeki ilk döneminde Müneccimbaşı ile takvim ıslahını konuşuyordu. Osmanlı'da Müneccimbaşılık sarayda önemli bir görev kabul edilirdi. Çünkü önemli bir işe girişilirken gökbilim hesaplarına dayanılarak uğurlu vakit tespit edilmeye çalışılırdı.
Müneccimbaşı ayrıca takvim ve yıllık düzenlemekle de uğraşan önemli bir Saray görevlisiydi.
Sadrazam ile Müneccimbaşı'nın Takvim ıslahından söz ederlerken Koca Reşit Paşa şöyle demişti:
'Efendi, sen bu bahsi bırak da ben sana daha mühim bir şey söyleyeyim:
Sen şimdi takvim ıslahından önce seneyi ıslah etmelisin.
Çünkü 365 gün bir seneye yeterli bir müddet değildir.
Bunu iki misline çıkarıp 730 gün yapacak olursan, bütün memalik-i Osmaniyye ahalisi (bütün Osmanlı halkı) gençleşmiş olur:
Seksenlik ihtiyarın yaşı kırka iner ve kırklık adam da yirmi yaşında bir genç olur!
Ne dersin?
Müneccimbaşı ne cevap versin? Şöyle cevap vermiştir:
'-Ne diyebilirim? Bu hususta karar verme selahiyeti (yetkisi) bendenize değil, hükümetimize aittir!
Kulunuz ancak, 'irade efendimizin!' diyebilirim!... demiştir.'
Ne dersiniz? Biz de takvimlerle oynayıp gençleşmeyi deneyemez miyiz?
Büyük oranda birçok sorunlarımızı çözmüş oluruz. En azından memleket bazı zararlılardan kurtulur. Rahat bir nefes alırız. Zararlılar büyüyünceye kadar belki yeni bir formül bulunur.
O halde hep birlikte gençleşelim bakalım, ne değişecek?
Selam ve sevgi ile…[email protected]