Haber Müdürümüz Muammer Dilber,
meslekte duayen arkadaşımız Davut Aktaşın oğlu,
genç muhabirimiz İlker Aktaşın,
bir aracın çarpması sonucu telef olan
kediye, bir başka kedinin yardım edişini
konu alan fotoğrafını anlatırken
inanamamıştım...
Ballandıra ballandıra anlatıyordu...
Gazetelerin mutfağında çalışanların,
fotoğrafın birinci sayfaya girmesi için
yaptığı bir pazarlama sanmıştım bunu...
Fotoğrafları gördüğümde, dededen toruna
bu mesleği yüreğinde duyumsayarak
yapan İlker kardeşimi herkesin gözü önünde kutladım...
Fotoğrafın hakkı, gerçekten de birinci sayfaydı...
Ancak, sadece bir karesi,
iki kedinin trajik öyküsünü anlatmaya yetmezdi...
Çünkü, her bir karesi çok şey anlatıyordu...
Fotoğraflara bakarken,
herhangi bir kaza sonucu
yaralanan ve yol ortalarında
sahipsiz bırakılan
insanlar geldi aklıma...
Vızır vızır geçen araçların, Otomobilim kan olur diyen
sürücüleri...
Acılara uzanmayan eller ve Bana ne diyen
bakışlar...
Sonra da gazete sayfalarına ve TV ekranlarına
yansıyan haberler...
Vicdansız sürücü çarptı, kaçtı gibi ifadeler...
İlker Aktaşın fotoğrafındaki kedi,
çok şey anlatıyor...
Bir aracın çarpıp yol ortasında
bıraktığı kediyi, kuyruğuna dişlerini takarak
sürükleyip kaldırıma çeken bir başka kedi...
Üstelik bu kedi, telef olan arkadaşını orada bırakıp gitmek
yerine başında bekliyor...
Bir hayvandan, insanlık dersi almak
ne garip değil mi?..
Öfkeler arasında hayvan adı
zikredenler, bir kere daha düşünmeli bence...
Ve kediye nankör
yakıştırmasını yapanlar,
çevresine bir bakmalı...
Hangisi insan, hangisi hayvan?..
Vefasızlık ve kahpeliği
marifet sayan sinsiler mi,
yoksa İlkerin fotoğrafındaki kedi mi?..
Sizce hangisi?..