Osmanlı'nın dağılma sürecinin başlangıcı İkinci Meşrutiyet'tir.

İkinci Meşrutiyet zorunlu bir atılımdır. Bir soluk arayışıdır.

Bazılarının anladığı yada anlattığı gibi bir soluk değil, aksine vatanseverlik adına mevcut yönetimin boğazını sıkma eylemidir.

Müslüman aydınlar da bu boğaz sıkma eylemini kurtuluş soluğu olarak algılamışlardır. Onlar da bu aysbergin görünen kısmı ile ilgilenebilmişlerdir. Çünkü İslamcı kadrolara karşı güven sarsılmıştır. Bu nedenle de devletin işleyiş mahremiyetine vakıf olamamışlardır.

Bunlardan biri Elmalılı Hamdi Yazır olup, 'SİYASET-İ ŞERİYYE'başlıklı yazısında şu tanımlamalarda bulunmaktadır:

'Başlığımızın kapsadığı anlamın, içeriği ve genelliği yönüyle yazacağımız satırlar hem halk, hem de yöneticileri ilgilendirip bu konudaki kaynağımız İslam alimlerinin ŞİMDİYE KADAR ZARARLI YAZILAR DİYE SAYILARAK ÜLKEMİZE SOKULMAYAN GÜVENİLİR ESERLERİDİR.

VAKTİYLE OKUMAK DEĞİL ADINI BİLE SÖYLEYEMEDİĞİMİZ BU ZARARLI ESERLER KANUN-İ ESASİ'NİN YAYINLANMASIYLA FAYDALI ESERLER ARASINA SOKULMUŞ VE 'maniin zevaliyle memnu avdet edeceği(Mecelle kaidesi)' USUL İLMİNİN TEMEL KURALLARINDAN BİRİOLDUĞUNDAN ESERLERİ SERBEST ŞEKİLDE YAYINLAYARAK ÜLKEYE HİZ MET MUKADDES GÖREVLERDEN BİRİ SAYILDI.(Fıkıh Istılahları Kamusu,5/42).'

Bu dönemde her sınıf insanın bunalımı İkinci Abdülhamit'in devrilmesinde toplanmıştı.

İkinci Abdülhamit iç ve dış yıkıcı güçlerin hedefi haline getirilmişti.

İş o dereceye varmıştı ki, bütün sorunların kaynağında İkinci Abdülhamit 'in bulunduğu algısı topluma kabul ettirilmişti.

Öyle de oldu ve başarıldı.

Enkazın altında kalan İkinci Abdülhamit ile birlikte yine Müslümanlar olmuştu.

Faturalar İkinci Abdülhamit ve Müslümanlara ödettirilmişti.

İnşallah bugünün iç ve dış yıkıcı güçleri de benzer oyunu oynamaya kalkmazlar.

Müslüman, bir delikten bir defa ısırılır ama bizler habire ısırılmaya devam ediyoruz galiba…

Selam ve sevgi ile… [email protected]