Öldükten sonra hayırla yadedilen insan olmak kolay mı?..
Maddi çıkar uğruna çamurlaşan alemin içinde pırıl pırıl durmak...
Hak ve hukuk bilmek...
Komşu açken tok uyuyamamak...
Parayı sadece bir araç olarak görmek...
Eş, dost ve akrabanın acılarını dindirmek için yardıma koşmak...
Ve emanetlere sahip çıkmak...
İşte bunları yapanlar, öldükten sonra da yadediliyor, kalplerde yaşatılıyor...
Böyle olmalı insan...
Dostları da böyle olmalı...
O zaman ölüm korkusuSTRONG> vız geliyor insana...
Varsın, hesap verecekler düşünsün!..
* * *
Mori Schwartz, hayat dolu bir üniversite profesörü...
1994te vücudunda bir gariplik hissetmiş. 60lık vücudu artık dans derslerini kaldıramayacak kadar bitkinleşmiş. Doktora gittiğinde yakında öleceği haberini almış. Hastalık Moriyi tekerlekli sandalyeye bağlamış. Dersleri bırakmış, evdeki bakıcının kollarında bebekliğe yeniden dönmüş. Kucaklanıp kaldırılır, başkası tarafından yıkanır, poposu pudralanır olmuş. Düşünmüş o zaman: Kendimi bırakıp yok olmayı mı bekleyeyim, yoksa kalan zamanımı en iyi şekilde değerlendireyim mi?
Sonunda ölümünden utanmamaya ve yaşamla ölüm arasındaki son köprünün bütün ayrıntılarını anlatmaya karar vermiş.
Hayattaki son dersi, kendi ölümü olacakmış.
Önce sevdiklerini toplayıp, onlara bir canlı cenaze töreni düzenlemiş. Bizim, ancak ölenlerin ardından yaptığımız sevgi konuşmalarını hayattayken dinleme ve gönlünce yanıt verme şansını yaratmış. ABC televizyonunun ünlü haber sunucusu Ted Koppelın programına konuk olunca üne kavuşmuş. Dünyanın dört bir yanından mektup yazan, röportaja gelen insanlar, ona son yolculuku sormaya başlamışlar.
Birbirinden ilginç o yanıtlardan ders çıkarılıyormuş...
Herkes, öleceğini bilir ama kimse buna inanmak istemez. Oysa öleceğimize inansak, bazı şeyleri farklı yapardık. İnsan, ölmeyi öğrenince yaşamayı da öğrenmiş oluyor. Budistlerin yaptığını yap ve her sabah omzundaki küçük kuşa sor:
O gün, bugün mü? Hazır mıyım? Olmak istediğim insan mıyım? Kariyer, iyi maaş, araba ve ev taksitleri... Hayattan istediğim şey bu mu?
Şuraya uzanmış yavaş yavaş ölürken rahatlıkla söyleyebilirim ki, istediğin kadar güce ya da paraya sahip ol, yaşamı satın alamazsın diyor Mori...
Son bir 24 saatin olsa ne yapmak isterdin? sorusuna ise herkesi şaşırtacak kadar sade bir yanıt veriyor:
Sabah kalkar, jimnastiğimi yapar, ardından çörek ve çayla kahvaltı eder, yüzmeye giderdim. Sonra arkadaşlarımı evde güzel bir öğle yemeğine davet eder, onlara ne kadar değer verdiğimi anlatırdım. Ardından ağaçlıklı bir bahçede yürüyüp renkleri, kuşları seyreder, doğayı içime çekerdim. Akşam sevdiklerimle bir restorana gidip yemek yer ve en güzel kızlarla tükeninceye dek dans ederdim. Ardından eve gelir, mükemmel bir uyku çekerdim.
Sizin bunları yapacak vaktiniz var. Bütün yapmanız gereken arada bir omzunuza bir bakış atıp sormak:
Bugün mü küçük kuş, bugün mü?
* * *
Bugününüz dünden daha iyi olsun. Mutlu ve sağlıklı günler dileğiyle...