Sabahın erken saatlerinde başladı şikayetler...
Kimi kanalizasyon şebekesinin patladığını, kimi limandaki hayvan yüklü gemiden kokunun geldiğini, kimi de bir fabrikanın kirli atığını filtre etmeden havaya saldığını iddia etti...
Arayanların çoğu tanıdıktı ve her biri de ayrı ayrı semtte oturan insanlardı...
Tıraş olmak için İstiklal Caddesi'ne (Çiftlik) çıktığımda, saat 10.00 sıralarıydı ve caddede yürürken bizi tanıyanlar "Allah aşkına yaz şu rezaleti" diyerek, adeta isyan etti...
Hele bir arkadaşımın söyledikleri ilginçti:
"Bir değil, iki değil. Bu hayvanları gemi içinde temiz tutmak mümkünken, Samsunlulara bu eziyeti çektirmek niye?"
Sadece koku muydu?..
Liman bölgesindeki esnaf aynı zamanda da sinekten şikayetçiydi...
Onlar da "yaz" dedi.
İçlerinden birinin tepkisi farklıydı:
"Yazsan ne olacak, adamlar bildiğini okuyor."
Haklıydı da...
İthal inek getiren gemilerinin her Samsun Limanı'na gelişinde kokuya tepki gösterdik de ne oldu?..
Son olarak da Uruguay'dan gelen 20 bin angusun pis kokusunu solumak zorunda kaldık...
Çaresi yok mu?...
Büyükşehir Belediyesi, erken saatlerde yoğun şikayetler üzerine "koku kaynağının kendileri olmadığını" açıkladı ama yasal olarak bir yaptırım durumu yok muydu?..
Peki ya çevreyle ilgili kurum ve kuruluşlarda mı müdahil olamıyordu?..
Faytoncunun atının kıçına torba koydurmasını bilenler, angus gelince sessiz kalıyorsa, şöyle mi düşünülüyorlar acaba:
'Vatandaş ne pis kokuları soludu da rahatsız olmadı. Bundan mı rahatsız olacak?'