Ekonomik kriz var mı, yok mu derken Ülke gündemine ' Konkordato ' eylemi oturuverdi. Önceleri birkaç tanınmış şirket için ortaya atılan iddialar kapsam genişletti ve konkordato ilan ettiği ifade edilen firmaların sayısı inanılmaz boyutlara ulaştı. Kesmedi, bugünlerde ise gerçek şahısların da konkordato talebi ile mahkemelere başvurmakta oldukları ve iki şahsın da konkordato taleplerinin kabul edildiği tüm gazetelerde manşetten verildi.
Peki, bu ' Konkordato ' nedir? Neden koca koca firmalarımız ardı ardına mahkemelere başvuruda bulunurlar?
Önce bir bakmak lazım nedir bu konkordato.
Literatürde;
- Hukuki olarak konkordato;
Bir borçlunun ticari durumunun sarsılmış olmasıyla alacaklıların, alacaklarını belli bir plana göre almaları konusunda kendi aralarında vardıkları ve mahkemece onaylanan anlaşmadır şeklinde okuyoruz.
- Tarihsel anlamıyla konkordato;
İflas anlaşması veya konkordato, batık durumdaki şirketlerin borçlarını karşılayabilecekleri koşullar dahilinde ödemek için alacaklılarıyla yaptıkları anlaşma şeklinde açıklandığını da görmekteyiz. . Bu anlamıyla konkordatonun tarihte " Papalık makamıyla başka hükümetler arasında yapılan anlaşmalar " için kullanıldığı ifade edilmektedir.
Daha anlaşılır ve açık şekli ile baktığımızda konkordatoyu;
7101 sayılı İcra ve İflas Kanunu borçlu ve alacaklı arasındaki ilişkinin belirlenmesi ve yapılacak işlemlerin hangi esaslara göre yapılacağının düzenlenmesi amacıyla ortaya çıkarılmıştır. Kanun kapsamında borç - alacak işlemlerinin hangi prosedüre göre yapılacağının, bu işlemler yapılırken hangi işin hangi süre içerisinde yapılacağının, bu işlemleri yaparken kanuna aykırı görülen işlemler bakımından itiraz mekanizmasının nasıl işleyeceğinin, iflas sürecinin nasıl işlediğinin, haciz işlemleri, satış işlemlerinin belirlenmesi gibi daha birçok konuyu kapsamaktadır.
Söz konusu düzenlemelerin yapılmasında dikkate alınan önemli bir icra iflas kurumu ise konkordatodur.
Herhangi bir sebepten dolayı işleri bozulmuş, ödeme gücünü belli ölçüde kaybedip mali durumu bozulmuş iyi niyetli ve dürüst borçluları korumak amacını taşıyan müessesedir.
Konkordato, borçlunun alacaklılarının 2/3'ü ile (bu orana denk gelen alacaklıların alacak tutarının da borçlunun borçlarının 2/3'ü oranında olması gerekir) yaptığı, ticaret mahkemesinin de tasdiki ile geçerlilik kazanan bir anlaşmadır şeklinde anlatabiliriz.
Mali durumu bozularak ödeme gücünü kaybetmiş ve konkordato hükümlerinden faydalanmak isteyen borçlu, İcra Tetkik Mercii Hakimliği'ne başvurur. Borçlu dilekçesinde konkordato sürecinde borçlarını ödeyebileceği durumu gösteren projesini ve ayrıntılı bilançosunu verir. Böylece süreç başlar ve başvuru makamı borçlunun teklifini, konkordato süresi verilebilmesi için uygun şartlarının olup olmadığını araştırıp inceler.
Sürecin sonuçları nelerdir?
Süreç içerisinde şu sonuçlar oluşabilir;
- Borçluya karşı takip yapma yasağı: Konkordato sürecine giren borçluya kural olarak icra
takibi yapılamaz, sürenin verilmesinden önce başlanmış takipler durur. Buna rağmen yapılan her türlü takip işlemleri geçersizdir, konkordatonun re' sen dikkate alınması gerekir. Konkordato süresi içerisinde borçlu aleyhine takip yapılması yasağının sonucu olarak süre ile kesişen zaman aşımı ve hak düşürücü süreler aşağıdaki durumlar haricinde işlemez.
- Borçlu aleyhine rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılabilir veya daha önce başlamış
olan rehin takiplerine devam edilebilir.
- İcra ve İflas Kanunu 206. maddesinin 1. sırasında yazılı alacaklılar (Hizmetçi ücretleri,
müstahdem ücretleri, cenaze masrafları, nafaka alacakları, işçi ihbar ve kıdem tazminatları) mühlet süresince takip yapabilirler veya başlamış olan takiplerine devam edebilirler.
- Konusu şahıs varlığı hakkı olan veya borçlunun malvarlığı ile ilgili olmayan ilamlı takipler
devam edebilir.
- Süreç içinde borçlu aleyhine dava açılabilir ve ihtiyati tedbir kararı alınabilir.
- Borçlunun tasarruf yetkisinin kısıtlanması: Borçlu, malları üzerinde tasarruf yetkisine
sahiptir. Fakat; yetkisinin kullanılması konkordato komiserinin denetimindedir. Borçlu, süreç içinde komiserin denetiminde işlerini yapmaya devem eder. Ancak, konkordato süresinin ilanından sonra borçlunun bazı işlemleri yapması kesinlikle yasaklanmış olup buna rağmen yaptığı işlemler hükümsüzdür. Bunlar;
- Mallarını rehnetmek,
- Gayrimenkullerini satmak ve gayrimenkulleri üzerinde ayni hak tesis etmek,
- Kefil olmak,
- İvazsız tasarruflarda bulunmak (bağışlama, ariyet gibi)
Medyaya yansıyan haliyle Ülkemizde, İnşaattan deriye, enerjiden tekstile hatta ilaç sanayiine kadar birçok farklı sektörden sayıları yüzlerle ifade edilmeye başlanan birbirinden önemli firmanın iflastan bir önceki aşama olan konkordato başvurusunda bulunmak üzere mahkemelerin yolunu tuttuklarını anlamaktayız. Kaldı ki, yazının giriş bölümünde ifade etmiş olduğum üzere gerçek şahısların da konkordato talebiyle mahkemelerin yolunu tuttukları ve karar aldırdıklarını görmekteyiz.
Bu durum ekonomik tablonun hiç te iyi olmadığının işaretidir ve sıkıntı önemlidir.
Umuyor ve ümit ediyoruz ki, sayın Hazine ve Maliye Bakanı'nın açıkladığı ekonomi programı en kısa zamanda olumlu sonuçlar verir ve iflasın bir adım öncesi olan konkordato talepleri son bulur ve ekonomimiz rayına oturur.
Zira mevcut haliyle tablonun pek parlak olmadığı ortadadır.