17 yıldır ilik nakilleri konusunda öncü şehirlerden biridir Samsun.
Bu süreçte ailelerin hüzünlerine, acılarına, sıkıntılarına, mutluluklarına ortak olmaya çalıştık.
Özellikle şehir dışından gelen hastalar için ilk problem doğal olarak barınma problemiydi.
Bu derde derman olmak gayesiyle beş yıl önce LÖSAM bünyesinde hizmet vermeye başladı NADEP konukevimiz.
Ücret ödemeksizin bu mekanda kalan ailelerin kan, trombosit arayışlarına da yardımcı olurken, Samsun insanına böylesi misafirleri olduğunu da anlatmaya çalışıyoruz.
Bugüne kadar ülkemizin farklı yerlerinden gelen hastaların konukevinde ki misafirlikleri süresince oluşturdukları dostluklar ise bizler için başka bir mutluluk kaynağı oldu.
Emin olun bu mücadelede kurulan dostluklar öylesine anlamlı ki…
Biz bile otuz yıl öncesine dayanan dostlukları halen sürdürüyoruz.
Şifasını bulamayanlar dahi bu dayanışmayı gittikleri yerlerde dillendiriyor.
Vefa duygusu bu ilişkilerde öyle zirve yapıyor ki, anlatılmaz!
Bizler de bu güzellikleri daha ileriye taşıma çabalarımızı sürdürüyoruz.
Geçenlerde binamızda 428'inci aileye ev sahipliği yaptığımızı öğrenince, ailelerde kaynaşmayı pekiştireceği düşüncesiyle 'Herkes yöresine ait bir çeşit yemek yapsın ve beraber olalım.' dedim.
Dernek binamızın terası bu birlikteliği sağlamak için çok uygundu.
O günlerde derneğimizde kalan aileler genelde Doğu Karadenizli.
Artvin, Rize, Trabzon, Giresun, Ordu ve Erzincanlı aileler.
Akşam salonda baktım paylaşmanın sıcak görüntüleri.
Ellerde tencereler, tavalar, yüzlerde tebessüm, herkeste bir heyecan.
Ordulu ailemiz getirdiği dumanı tüten tenceredeki keşkeğin düğün ve özel toplantılarda milli yemekleri, Giresunlu ailemiz de lahana çorbasının Karadeniz Bölgesinde sofraların vazgeçilmezi, Trabzonlu aile ise sarmanın sofralarımızın değişmezi olduğunu söylüyordu.
Baktık Rizeli babanın elinde büyükçe bir tava. Kimisinin kuymak, kiminin mıhlama dediği Karadeniz'e has yemeğe hakiki tereyağ ve peynir kullanılması gerektiğini söylerken salona iki eli dolu aşçı Erzincanlı baba girdi. Bir elinde soslu köfte görüntüsündeki yemeğe sarımsaklı yoğurt dökülerek yenebileceğini, diğer elindekinin de hünkarbeğendi olduğunu söyledi.
Aileler sıcak bir ortama öylesine özlem duymuşlar ki…
Mideler değil gönüller doyuyordu.
Yemekten sonra herkes yöresel folklorik güzelliklerini sunmaya başlayınca ortaya horondan halaya kadar renkli görüntüler çıktı.
Herkes yaşadığı sıkıntıları unutmuş, moraller zirve yapmıştı.
Ailelerin mücadelesine olumlu katkımız ancak bu olabilirdi.
LÖSAM'da aileler mutlu biz mutluyken…
Geniş ailemiz büyüdükçe büyüyordu.