Üstad Necip Fazıl bizim kuşağın şarkı yazarlarından ve orkestra şeflerindendir.
Tarihe gömülmek istenen bir milletin diriliş destanında payı olanlardandır.
Üstad, “Ben, bu rütbelerin( ŞAİRLİK RÜTBESİ) en yükseği içinde, onun ümmetlik liyakatinin en alçak ferdi olarak, o mukaddes eşiğinin süpürücüsüyüm! Kendimi böylece takdim ederim” diyor.
“Mukaddes emanetin dönmez davacısı” ‘Üstad’ın mücadelesinin büyüklüğünü ve kutsallığını anlayabilmek için o günün Türkiye’sinin ve dünyasının içinde bulunduğu şartlarının bilinmesinin gereğine inanıyoruz.
Merhum Üstad, her şey bittikten, toplum bütünüyle adeta var olma savaşını yitirdikten, her türlü umut kaybolduktan sonra sessizce toprağa bir tohum atmıştır:
“TOHUM SAÇ, BİTMEZSE TOPRAK UTANSIN! / HEDEFE VARMAYAN MIZRAK UTANSIN!
HEY GİDİ KÜHEYLAN, KOŞMANA BAK SEN! / ÇATLARSAN, DOĞURAN KISRAK UTANSIN!”
Üstad, İslam davasının yılmaz ve bıkmaz savunucusuydu.
“RAHMİNDE CEMİYETİN BEN, DOĞUM SANCISIYIM,
MUKADDES EMANETİN DÖNMEZ DAAVACISIYIM.” ŞEKLİNDE KENDİSİNİ TANITAN ‘ÜSTAD’I YETERİNCE ANLAMAKTA VE ANLATMAKTA SIKINTI ÇEKİYORUZ.
Basında “Allah” demenin yasaklandığı bir zamanda bir mahkemede, “İslam nizamını savunmakla suçlanıyorsunuz” sorusuna mukaddes emanetin dönmez davacısı şu ölümsüz cevabı vermiştir:
“İslam nizamını propaganda ettiğimizi söylüyorlar!
Şüphe mi var? Biz, yalnız bu işi yapmıyor, bu işi yapmak için yaşıyoruz.”
Üstad, ciltler dolusu kitaplarla ifade edilebilecek hakikatleri bir beyite sığdırabilecek kadar yetenek sahibiydi:
“ Her fikir, har insan tek mevsimlik vesselam, / Zaman ve mekan üstü biricik rejim islam.”
‘Üstad’ın dua ve temennisiyle yazımızı bitirelim:
“SON GÜN OLMASIN DOSTUM, ÇELENGİM, TOP ARABAM;
ALIP BENİ GÖTÜRSÜN, TAM DÖRT İNANMIŞ ADAM…”
‘Üstad’ı rahmetle anıyoruz. Mekanı cennet olsun!..