n

n
n İslami bir toplumda yaşıyor gibiyiz.
n
n Ancak pratikte bunun tersi bir “mahalle baskısıyla” karşı karşıyayız.
n
n Bunu fark edebilmek için Kur’an-ı Kerim, ya da İslami temel bilgileri öğrenmek için camilerdeki “yaz kurslarına” giden çocuklarımıza bakmamız yeterli olacaktır.
n
n “Yavuz hırsız ev sahibi bastırır” özdeyişi ile hareket eden bazı çevreler, kendilerinin çıkardıkları kıvılcımlarla ortalığı karıştırmakta ve Müslümanlar üzerindeki yoğun psikolojik baskılarını kendilerince meşrulaştırmaktadır.
n
n Müslümanlar, her alanda yoğun mahalle baskısı altındadırlar. Bunun en önemli nedeni ise yine Müslümanların kendileridir.
n
n Müslümanlar, hala kendi meşruiyet zeminlerini üretmede sıkıntı çekiyor.
n
n Özelde Müslüman hanımlar, genelde ise bazı gençler ve zenginler küreselleşme akımlarının tetiklemesiyle meşruiyet zeminlerini karşıtlarının onayında aramaktadırlar. Bu konuda medyanın (yazılı ve görsel) muhtemel eleştirilerinin muhatabı olmamak için olsa gerektir ki, irşat makamındaki müftü, vaiz ve diğer görevliler ya sessiz ya da yetersiz kalmaktadır.
n
n Müthiş bir İslami değer algısı yozlaşması ile karşı karşıyayız.
n
n Çocuklarımıza veremediğimiz değerlerimizin yerine Batılı değerler yüklenilmekte, yuvasından çıkmış bilyeler gibi aracını yürütmek şöyle dursun, bilakis hareketsiz bırakmakta, hatta hayati tehlike meydana getirmektedir.
n
n Medya ve eğitimimiz artık bu noktaya gelme tehlikesini doğurmaktadır. Daha sonra geç kalmış olabiliriz…
n
n Bu bir savaştır.
n
n Tek başına kazanılmıyor, kazanılmaz.
n
n El ele tutuşmazsak bu akıntı tek tek hepimizi akıbeti meçhul olmayan bir denize sürükleyecektir.
n
n Selam ve sevgi ile…
n