Neyzen-İkinci Abdülhamit kavgasını hepimiz biliriz. Örneğin; 1905 yılında şair Eşref'in Mısır'da çıkardığı DECCAL gazetesinde Neyzen'in, Abdülhamit'in ağzından bir hicvi yayınlanmış ve bu yüzden de idama mahkûm edilmiştir. Ancak meşrutiyetin ilanıyla affa uğrayarak vatana dönmüştür.
O dönemin aydınlarında Abdülhamit ile ilgili ciddi yanılgılar vardır. Herkes ülkeyi güllük -gülistanlık gibi görse de aslında yıkılış dönemini yaşamaktaydı. İşte bu dönemin kadroları maalesef Abdülhamit hakkında yanılmışlardır. Dileriz ki bugünün aydınları da bazı yöneticilerimizle ilgili aynı yanılgıya düşmüş olmasınlar. Çünkü yönetici ve aydınlarımızın yanılgılarının faturalarını sonuçta vatan ve milletimiz ödemektedir. İşte Abdülhamit konusunda yanılgının sonuçları (Balkan ve Birinci Dünya Savaşı gibi) önümüzdedir.
Yöneticinin her tasarrufu da hikmetle karşılanmaz, masum da değillerdir. Ancak ölçülü ve temkinli olmada da milletimiz ve ülkemiz açısından yarar vardır.
İşte Neyzen'in idam kararına neden olan şiir:
'ABDÜLHAMİT'İN AĞZINDAN BİR NUTK-İ HÜMÂYÜN
Kal'a-i asar-ı zulme verdim istihkam-ı tam
Ettim istibdat ile tarihe ibkaay-ı nam.
Öyle tarsin eyledim olsa cihan zir-ü zeber
Attığım üss-i mezalim haşredek eyler devam.
Ben o celladım vatanda açtığım her yarenin
İltihabı bir zaman etmez kabul-i iltiyam.
Nerde Cengiz engizisyon, nerde Haccac-u Yezid,
Nerde Tîmur-Hülagû, nerde ecdad-ı izam.
Nerdedir Şeddad-ı Nemrûd, nerdedir Ad-u Semûd, / Her cihetçe zaliman-i dehre ben oldum imam
Ben ölürsem mülk-ü millet bitmeden volkan gibi / Ka'rı lahdimden tüter eflaka dûd-i intikam!
Olkadar ezdim şu miskin milleti ki etmesin / Fasl-ı dava eylemekçün rûz-ı mahşerde kıyam!'
Bu kadar da değil, değil mi? Yazdıklarımızın ve konuştuklarımızın hesabı var, değil mi? Selam ve sevgi ile…[email protected]