Partili cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan, salı günkü grup toplantısında hantallaşmış devlet yapısından şikayet ederek, '15 yıllık hükümet etme dönemimizde bu OBEZ devlete çare bulamadık' demiştir. Sayın Cumhurbaşkanı'nın son zamanlardaki çarpıcı teşhislerini isimlendirirken; insan aklında kalıcı ifadeler kullanarak, bu teşhislerini kamuoyuyla paylaşması, hayli hoş oluyor.
Osmanlı'dan beri aslında devam eden ve Cumhuriyet döneminde de devam eden bu hantal veya Cumhurbaşkanı'nın deyimiyle obez devlet yapısı, bir türlü yakamızı bırakmıyor. Bırakmaması da aslında çok normal!.. Çünkü biz toplum olarak hiçbir zaman bir hadisenin fıtratında olan Başlangıç- Gelişme veya Süreç- Sonuç dizgisinin bütününe bakmıyoruz. Bütün olayları sadece sonuç üzerinden yargılıyor ve kesin hükme varıyoruz.
Oysa tarihi süreçte olay incelense hemen bulunur. Olay aslında çok basittir. Başlangıç - 1789 Fransız İhtilaline dayanır. Krallığı yıkanlar, hiçbir niteliği olmayan alelade insanlardır. Bu eğitimsiz insanlar krallıktan sonra devlet mekanizmasının başına geçmişlerdir.
Gelişme veya süreç- Bu niteliksiz ve bilgisiz insanlar devlet mekanizmasını çalıştırırken doğal olarak birçok işi yanlış yapmışlar ve bu yüzden bir kontrol mekanizması olarak başka biri tarafından yaptıklarının kontrol edilmesi gerekmiştir. Buna bir de birbirini tanımamaları ve birbirleriyle makam uğruna çekişme içinde olmaları eklendiğinde; birinin yaptığı işin silsile yoluyla birçok kontrol noktasından geçmesi gerekmiştir.
Sonuç- Birbirini kontrol eden çok fazla noktanın olması hantal devlet yapısını doğurmuştur.
Fransızlar, 2.Dünya Savaşı'ndan sonra bilimsel yaklaşımla bu problemi çözmüşlerdir. Planlama neticesinde kurulan bir yeni oluşumda kaç kişinin çalışması gerektiğini tespit etmişler ve o kadar kişi istihdam etmişlerdir. Böylece devletçiliğin akıllı bir planlama ile bir ülke için ne kadar gerekli olduğunu ispat etmişlerdir. Hakeza İskandinav ülkeleri de bu yapıyla gelişmişlikte en üst seviyelere çıkmışlardır.
Bizde de örneğin Ruslar, İskenderun Demir Çelik Fabrikası'nı kurduklarında, burada 707 kişinin çalışmasının gerektiğini tespit etmişlerdir. Ama bizim anlı şanlı büyük siyasi dehamız Süleyman Demirel burada 25.000 (yirmi beş bin ) kişiyi çalıştırma becerisini göstermiştir.
Osmanlı İmparatorluğu II.Mahmut döneminde ülkenin yönetim mekanizmasını ıslah ederken etkisinde çok kaldığı Fransızları örnek almıştır. Sonradan gelenlerde aynı yolu izlemiştir. Mesela 1864 yılında kabul edilen Vilayet-i Teşkil Nizamnamesiyle eyalet yönetiminden vilayet yönetimine geçilmiştir. Bugün kısmen hala bu nizamnamenin etkileri devam etmekte ve il- ilçe- nahiye- köy- mezra- mahalle yapısı bu nizamnameden gelmektedir.
Bu sistemsel sıkıntının aslında çaresi vardır. Bu konuda yaptığım bir çalışma vardır ve çözüm Koordinatör Bölge Valiliği Sistemidir. Maalesef bu çalışmam, çok başvuru yapmama karşın Cumhurbaşkanı danışmanlarını aşamamaktan dolayı Cumhurbaşkanı'na ulaşamamıştır. Bir vatansever çıkar da sebep olursa ne mutlu!
Koordinatör Bölge Valiliği sisteminde işleyiş çok basit bir mantığa dayanıyor. Örneğin bir şehirde herhangi bir bakanlığın teşkilatı incelendiğinde; çoğunlukla aynı yukarıda söylediğimiz kontrol mekanizmaları karşımıza çıkar. İlçe müdürlüğü- Kaymakamlık- il müdürlüğü ve hepsini kontrol eden vali yardımcıları ve vali. Valilik Makamında görev yapanlar, çoğunlukla doğal olarak Kamu Yönetimi mezunu kişilerdir. Bu kişilerin sağlık, eğitim, gümrük, maliye, meteoroloji, tarım gibi birçok değişik bilim dalının icra-i faaliyet ettikleri alanları doğru denetlemeleri ve son kararı vermeleri ne kadar doğrudur? Buna bir de partizanlıklar eklenip partili kişilere iş yaratma sorunu eklenince ister istemez hantallık veya Cumhurbaşkanı'nın deyimiyle obezlik baş gösteriyor. Oysa koordinatör bölge valiliği sistemi ile sorumluluk ve yetki paylaşımı, o ildeki en üst bakanlık yetkilisinde oluyor. Diyelim ki konu Sağlık İl Müdürlüğü ise bu konuda yetki de sorumluluk da il sağlık müdürünün oluyor. Çünkü sağlık konusu tıp eğitimi almış kişilerin bilgisi dahilindedir ve onu kamu yönetimi veya hukuk eğitimi almış bir kişi yönlendiremez ve denetleyemez.
Ayrıca 2019 yılında geçilecek Başkanlık Sisteminin işlemesi için direkt olarak Başkana bağlı Koordinatör Bölge Valiliği sistemi gerekmektedir. Başkan seçilmiştir ama o sisteme uygun alt kadroları oluşturulmazsa sistemin havada kalacağı bellidir.
Değişim şart ve kaçınılmazdır. Yüzyıllardır süren karmaşa, çok çabuk çözülebilir. Yeter ki niyet ve istek hasıl olsun!..