On beş Temmuz, aziz milletimizin iradesine, insan hak ve özgürlüklerine bedel ödeme pahasına sahip çıktığı gündür.
Bugün hiç unutulmayacaktır.

Aziz milletimizin milli irade gaspçılarına karşı kararlı öfkesini televizyon ekranlarında değil, Samsun'un Cumhuriyet Meydanı'nda sabaha kadar nöbet tutan insanlarımızda müşahede etmek var.
Meydanda kapalısı- açığı, genci- yaşlısı, sağcısı –solcusu, MHP'lisi- Saadetçisi bir ve beraberdi.

Büyükşehir Belediyesi'nin seslendirme aracından yükselen Fetih Marşı eşliğinde aracın üzerindeki gencin bir eliyle bozkurt, bir eliyle Rabiatüladeviye işaretini yapması, ya da üç hilal bayrağının gölgesinde Ziraat Bankası'nın inşaat iskelesinin basamaklarında sık sık 'ya Allah, bismillah, Allahüekber' sloganlarını tekrarlamaları ve zaman zaman da minarelerden eşlik eden 'salalar' göz yaşartıcıydı.

Ya İlyas kardeşimiz. Kemoterapi alan bu kardeşim yataktan kalkarak, meydanda Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısını Uhut geçidini bekleme emri gibi algılayıp ikinci emre kadar yerlerinden ayrılmamaları' şeklinde değerlendirilişi nasıl izah edilebilir?

Böyle bir inanç ve bağlılığa tank ve tüfek dayanır mı?

Olan fiili durum çok çirkindi.

Bu milletin parası ile giyinip silahlanan askerler, bu sefer silahlarını milletine çevirmişlerdi.

Oysa bu silahlar, bu milletin dinini, namusunu ve vatanını korumak için kendilerine verilmişti. Ama bunlar bu silahlarını sahiplerine çevirmişlerdi.
Milletimiz artık 'yeter' dedi ve iradesine sahip çıktı. Bu irade gaspçılarına unutulamayacak dersi verdi.

ON BEŞ TEMMUZ UNUTULMAMALI. MİLLET; İRADESİNE, NAMUSUNA, HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİNE SALDIRANLARI PÜSKÜRTTÜ.

MİLLETİMİZE GEÇMİŞ OLSUN DERKEN AZİZ ŞEHİTLERİMİZE RAHMET, GAZİLERİMİZE ACİL ŞİFALAR DİLİYORUM. Selam ve dua ile…