Şairler – Yazarlar halk otobüsünden iniyor.
Adını bilmediğim şık bir restorana giriliyor.
24 sanatçı oturuyor.
Garsonlar sipariş alıyor…
***
Aşık Erdemli (Sebahattin DÜLGER), Yılmaz Özyavuz, Şahin Çangal ve bendeniz aynı masaya oturuyoruz.
Pide siparişlerimizi veriyoruz.
-Karışık olsun benimki diyorum.
Yanında köy ayranı istiyorum.
-Bakır maşrapada olursa memnun olurum. diyorum.
***
Kalkıp, restorana bakıyorum.
Sanatçılar bendenize bakıyor…
-Afiyet olsun. diyorum.
-Sağ ol. Varol. -diyorlar.
Şair ve yazarlar bendenize bakarken Goethe'nin sözünü hatırlıyorum.
'Edebiyat insanlığın ortak malıdır. Her yerde her zaman yüzlerce insanda ortaya çıkar, biri ötekinden biraz daha iyi becerir ve ötekinden biraz daha su yüzünde kalabilir, hepsi bundan ibaret.'
Tebessüm edebiliyorum!
Oysa EDEBİYAT evren içindeki halleri her yapısıyla birlikte karşılaştırma olanağı yapmak ve bundan soyut olsun, somut olsun, her oluşumcu halden iyi ve de güzel olanı; anlamlı bir estetik içerikte ve biçimde evren bütünlüğüne katma gayretinin kendisidir demiştim.
Hem de yıllar önce!
Naçizane bendeniz için önemli olan Goethe'nin dediği gibi biraz daha su yüzünde kalmak değildir. Suyun yüzündeki bir gül yaprağı kadar olabilmektir.
Çünkü sanat uygarlığın imzasıdır.
***
Zira eğitim ve uygarlık birbirini bütünler.
Çağdaş Türk sanatı da ürettiği eserlerle özgün nitelikteki yoluna devam etmelidir.
Bu yol kimliğimizi kaybetmeden evrenselliktir…
Çünkü yüzyıllık edebi değerlerimizden yararlanıp, bağımsız bir toplumculuğu savunmak, ulusal kültürün yurt ve tarih bilincinde olmak ve evrenselliğin anlamcı şiirinde ürün vermek gerekir.
Neyzen Tevfik sanatçı duruşu ve eserleri ile bunlardan birisidir!
***
Karışık Bafra pidelerimiz geliyor.
Bakır maşrapa ile ayranlarımız da.
Yılmaz Özyavuz garsonla İngilizce konuşuyor.
Afrika'ya yaptığımız yardım koşusunu anlatıyor.
Elimle işaret ediyorum.
Susuyor.
Aşık Erdemli 'Sanat ahlakından' söz ediyor.
Kapıda Uluslararası Neyzen Tevfik Şiir Şöleni'nin rehberleri bekliyor.