n

n

n

n

n

n

n Irak savaşı öncesinde olduğu gibi, sınırlarımızda savaş tamtamları çalmaya başladı. Hükümete ait bazı yetkililer, Meclis’in toplanması ve tezkere gibi ifadeler kullanmakla birlikte, bu savaşın çok değişik bir tarzda olacağı ortaya çıkmaktadır. ABD, Fransa, İngiltere ve Almanya ile oluşturulmak istenen koalisyon güçlerinden bazı kopmalar ortaya çıkmaktadır. Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki, Türkiye bu savaşın dışında tutulmuştur. Sadece sınırdan olacak saldırılara cevap verilecektir. İsrail de bu savaşın dışındadır, yanız İsrail ile Türkiye, Suriye’ye karşı ve aynı paralelde yer almaktadır. Bunlara ilâve olarak İsrail’den Türkiye’ye karşı çok olumsuz ifadelerin yer aldığı beyanatlar da verilmektedir. Hatta, İsrail özür dilemeden dolayı pişman olduğunu ifade etmektedir. Bu arada olan bazı gelişmeler, Suriye’ye vaki olacak müdahale şeklinde ve zamanında bazı değişiklikleri ortaya koymuştur. Zira, bazı kaynaklar, Suriye’nin gaz kullandığının kesin olarak tespit edilemediğini bildirmesi sebebi ile, müdahale geciktirilmiştir. Bu arada, İngiltere parlamentosunda müdahaleye katılmayacağı kararı alınmıştır. Almanya da katılmama niyetindedir. Böylece, müdahalenin sadece ABD ile Fransa tarafından yapılacağı ortaya çıkmaktadır. Bunlara ilâve olarak, müdahalenin bir hava ve füze saldırısından ileri gitmeyeceği ortaya çıkmıştır. Buna karşılık, Suriye silahlı güçlerini ve lojistik merkezlerini değiştirme veya bazı yerlere kaydırma planlarını uygulamaya başladığı da bazı kaynaklardan verilmektedir. Görünen o dur ki, ABD Suriye’nin lojistik merkezlerini, silahlı kuvvetlerin yoğun olduğu yerleri, komuta merkezlerini ve iletişim ağlarını yok etmeye yönelik bir hava saldırısında bulunacaktır. Bununla Beşar Esad’a bir gözdağı verecek ve muhaliflerin yükünü hafifletecektir. Asla bir kara harekâtı veya müdahalesi düşünülmemektedir. Bunun sonucunda zaten viraneye dönmüş olan Suriye, yerle bir edilecektir. Her ne kadar siviller hedef alınmayacak olsa bile, bunda ne derece seçici olunabilir, bu da bir sorundur. Ayrıca, çok iyi bilen husus ise, Beşar Esad lojistikle ilgili yerleri sivillerin yoğun olduğu yerlere kaydıracaktır. İster istemez, Beşar Esad’ın mermi ve gazından etkilenen Suriye halkı, bu sefer de ABD’nin hava bombardımanından etkilenecektir. Kırk katır mı? Kırk satır mı? misali, Suriye’deki sivil halkın kurtuluşu yoktur.

n

n Şimdi de, müdahaleden sonra, Suriye’de olacaklar üzerinde duralım: Bir rejim değişikliği olmayacağına ve Beşar Esad yine yerinde kalacağına göre, elinden geldiği ölçüde kıyıma devam edecektir. Elbette, muhalifler de yine faaliyetlerine hız vereceklerdir. Bunun sonucu olarak, Türkiye’ye gelecek olan Suriyeli sayısında artış olacak ve Suriye’nin ülkemize olan düşmanca tutumu da değişmeyecektir. Beşar Esad vaki olacak müdahaleden Türkiye ve İsrail’i sorumlu tutacağını da ifade etmiştir. Bu savaşta, Türkiye olarak biz hangi tarafta yer alacağız, bu karışık bir durum olarak ortaya çıkmaktadır. Hep söylediğim gibi; tarihte hep paralelliklerin zıtlıkları, zıtlıkların paralellikleri olabilmektedir. Türkiye, son yıllarda aralarının bozulması ile düşman ilân ettiği İsrail ile yan yana; Müslüman kardeşimiz dediğimiz bir grupla yan yana, diğer Müslüman grupla karşı karşıya kalacaktır. Batı ile entegrasyonu içinde olan Türkiye; Müslüman liderliğine soyunurken aldığı pozisyon oldukça karmaşıktır. Batı ile ilişkilerini tam manası ile belirleyemeyen Türkiye, Müslüman camiasının liderliğine soyunurken de yapayalnız kalmıştır. M. Kemal Atatürk döneminde, Türkiye; Sadabat Paktı (Türkiye, İran, Irak ve Afganistan, 1937), Balkan Paktı (Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya, 1934) ve Birleşmiş Milletler (Birleşmiş Milletler’e Türkiye’nin üyeliği davet üzerine gerçekleşmiştir) arasındaki dengeyi ortaya koyduğu gibi; bu ülkeler arasındaki problemlerin çözümünde Ankara her zaman lider olarak görülmüş ve bu görevi yerine getirmiştir. Korkum odur ki, ABD’nin Suriye’ye olan müdahalesinde yine en zararlı ülke Türkiye olacaktır. Ortadoğu bir yağlı karadır. Bulaşmaya gelmez, asla kendinizi kurtaramazsınız. Muhtemeldir ki, bu yazımın yayınlanması sırasında Suriye’ye müdahale olacaktır. Koalisyon güçlerinin Irak müdahalesinde en zararlı çıkan ülke, Türkiye olmuştur. Allah’tan bu savaştan Türkiye’nin zarar görmemesini temenni ederken saygılarımı sunarım.

n