Öteden beri sıcak gelişmelerin olduğu Ortadoğu şimdilerde, bir cadı kazanı gibi kaynamakta kimin eli kimin cebinde olduğu da belli değildir. Burada Rusya, ABD ve İran dominant olarak başı çekmekle beraber, sütreye yatmış olan İsrail olayları kendi istikametinde, yani ağa babası, ABD'yi kullanarak idare etmektedir. Her zaman şunun iddiasındayım ki, ABD bir Siyonist Yahudi devletidir. Çünkü, Yahudiler ortada olmamakla beraber, suflör olarak sermaye, idare, her türlü faaliyet onların ellerindedir. Burada bir husus üzerinde durmak isterim ki, hiçbir zaman antisemitist olmadım, olmanın da bana göre anlamı yoktur. Bu işi beceriyor ve yapıyorlar ise, aferin onlara; kürsülerde boş laflar etmenin alemi de yoktur. Kaldı ki, tarihi süreç içinde Türklerin Yahudilerle ilişkileri çok iyi olmuştur.
Ortadoğu'dan başka, Pasifik'te de sular ısınmaktadır. Özellikle, Kuzey Kore'nin faaliyetleri ortadadır. Bunun yanında, Pasifik'te bir de Çin unsuru vardır. Bu itibarla ABD donanmasının % 70'ini Pasifik'te tutmaktadır. Orada sadece Japonya bir denge unsuru olarak bulunmaktadır. Ortadoğu'da anlaşmış gibi duran, Rusya ve Amerika dişlerini gıcırdatarak, birbirlerine gülümsemektedir. Dünya konjonktürü uygun olsa, birbirlerini bir kaşık suda boğacaklardır. Şubat 1917 yılında Rusya'da çarlık rejimine son verilmiş ve Ekim 1917 yılında ise resmen komünist idare iş başına gelmiştir. Mao Zedong (1893-1976) ile Çin'de 1949 yılında komünist idare başa gelmiştir. Her iki ülke de aynı rejim ile idare edilmelerine karşın, hiçbir zaman aralarındaki ilişkiler normal bir düzeyde olmamıştır. Çin özellikle bir dönem teknolojik olarak Rusya'dan yararlanmıştır. Çok dar bir alana sıkışmış olan Çin'in 100 yıldan fazla süre bilinen emeli, Sibirya'ya sahip olmaktır. Çin'de olmayan petrol, gaz ve madenler Sibirya'da bulunmaktadır. Bunun yanında, çok az nüfus barındıran Sibirya, nüfus yoğunluğu bakımından sıkışık olan Çin'e nefes aldıracaktır. Bu gerçek, başta Rusya olmak üzere, Dünya tarafından bilinmektedir. Burada, Napoleon Bonaparte (1769-1821)'ın 'Bırakın Çin uyusun. Çin uyanırsa dünya yerinden sarsılır' sözünü unutmamak gerekir. İngilizler, Çin'de komünist idare başa geçene kadar olan süreç içinde, Çini uyutmuşlardır (Afyon ile).
Bugün dünya siyasetine üç kutuplu diyebilir miyiz, bilemiyorum. Amerika ile Rusya'yı bir kutup olarak ele alınca, diğer kutupta Çin bulunmaktadır. Tüm bunlara rağmen; Rusya ile Çin arasında birçok, Şanghay İşbirliği Örgütü, Şanghay Beşlisi gibi paktlar veya anlaşmalar bulunmaktadır. Ortadoğu'ya Rus hükümranlığının açılmasında, ABD'nin müsamahası veya gizli bir anlaşmanın parçası gibi bir şeyler bulunduğu gerçeği inkar edilemez. ABD'nin, Irak'a müdahalesinde, ABD ile Rusya karşı karşıya idi. Bu yumuşamanın temelinde, Çin'in dünya konjonktüründeki gelmiş olduğu durum olarak mütalaa edilebilir. Güç durumda olan ve kenar kuşağa sahip olan, Rusya'nın, ABD'den başka alternatifi yok gibi görülmektedir. Bunun yanında, Çin'in Pasifik'teki yayılma projelerine karşı, ABD'nin, Rusya'dan başka alternatifi yoktur. Tüm bunlara rağmen, ABD, Çin ve Rusya arasında değişik şekildeki anlaşmalar yapılmaktadır. Özellikle, Donald Trump'ın, Uzak Doğu'daki Amerikan sermayesini ülkesine çekme çalışmalarında, Çin kaygısının çok önemli olduğu görülmektedir. Şu açık olarak ortada görülmektedir ki, Rusya, ABD ve Çin birbirlerine gülücükler dağıtmakla birlikte, aralarındaki ilişkilerin hiç de dostça olmadığı gerçektir. Saygılarımla.