Pazarlama bilimi anlatılır iken 4P üzerinden anlatılır. 4P diye adlandırılmasının sebebi ise tahmin edebileceğiniz gibi her bir P İngilizceden gelmekte ve söz konusu kelimenin de kısaltılmasıdır. Product (ürün), Price (fiyat), Promotion (tutundurma) ve Place (dağıtım)
Product (Ürün): Pazarlama faaliyetine esas teşkil eden değeri olan herşey ürün olarak adlandırılır. Biz ürün denilince aklımıza mal, hizmet ve fikir gelir. Yani başka bir anlatım ile ürün = mal,hizmet,fikir. Çoğu zaman ürün denilince somut olanı yani mal kastedilir. Oysa avukatlık bankacılık gibi elle tutulamayan soyut olanlara da hizmet denilir. Benzer şekilde siyasal partilerin ve adayların yaptığı faaliyetler de fikir olarak değerlendirilir. Ürün başlığı altında etiket, ambalaj, marka, ürün yaşam eğrisi gibi konular ele alınmaktadır.
Bugün gelinen noktada işletmeler artık ürünlerini dünyanın her tarafında üretme olanağına sahip durumdalar. Volvo Çin'de arabalarını üretiyor. Tekstil markaları da ürünlerini dünyanın çeşitli yerlerinde üretiyor ve üretilen ürünlerini dünyanın her tarafındaki tüketici ile buluşturuyorlar.
Geçmişte ürünler emek yoğun olarak üretiliyor iken bugün artık teknolojinin de yaygın olarak kullanılması ile birlikte teknolojin yoğun üretim gerçekleşiyor. Endüstri 4.0 ile birlikte artık dijitalleşme artık üretimin her aşamasında kendisini hissettirmekte ve insan gücünün yerini artık robotlar almaktadır. Dolayısı ile artık bugün insansız fabrikaların kurulması gerçekleşmekte ve insan kaynaklı hataların da önüne geçilmektedir. Robotlar ve 3D yazıcılar gibi imkanlar artık üretim maliyetlerini en alt seviyelere kadar inmesine neden olmaktadır.
Tüketicilerin arzu istek ve ihtiyaçlarındaki değişimler de teknolojinin yaygınlaşması ile beraber şekil değiştirmeye başlamıştır. Örneğin bir tüketici araba alırken koltuklarının her birini farklı renkte isteyebilir. İnsan emeğinin yoğun olarak kullanıldığı üretim sistemlerinde bu zaman ve maliyetlerin artmasına neden olurken üretimde robotların kullanılması ile beraber bu sorun ortadan kalkmaktadır.
Bugün artık istediğiniz ürünü istediğiniz yerde üretme imkanına sahibiz. Ancak marka sayısını artırır isek hem üretim miktarımız artar, hem kişi başına düşen milli gelirimiz artar hem de ulusal ekonomimiz büyür. Dolayısı ile bu dönemde akıllı ve sistematik şekilde marka sayışımızı artırarak dünya ekonomisinde daha fazla söz sahibi olmalıyız.