Geçen hafta boyunca Adana'da, film festivalindeydim. Daha çok ulusal yarışma filmlerini takip ettim.Yarışan filmlerin büyük çoğunluğu Anadolu'da geçen, yerel yönetimlerce desteklenmiş ve konunun geçtiği yöreyi bir şekilde tanıtan filmlerdi. Sibel (Guillaume Giovanetti ve Çağla Zencirci), Rize'nin dağ köylerinde geçiyordu ve hikayesinin yanında bu yörede kullanılan ıslık dilini çok iyi işliyordu. Yuva (Emre Yeksan, İğneada ormanlarında geçen konusuyla bu bölgeye ve burada gerçekleştirilmek istenen kıyıma dikkat çekiyor. Güvercin (Banu Sıvacı), Adana'yı ve Adana damlarını başrole taşıyarak, müthiş bir dram örneği veriyor ve modernleşen yapıların çoğalmasıyla giderek yiten terasları çarpıcı bir sonla belgeliyordu. Aydede (Abdurrahman Öner), Babamın Kemikleri, Halef (Murat Düzgünoğlu), Kaos (Semir Arslanyürek), Güvercin Hırsızları (Osman Nail Doğan), Arada (Ali Kemal Çınar), yine Anadolu'nun çeşitli yörelerinde geçen ve buraları tanıtan yapımlardı.
Benzer çalışmaların bizde de yapılması, özendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sinemacıları Samsun'umuza çekecek, bizim kendi kısa filmci gençlerimizi de yüreklendirecek her türlü sinematoğrafik özelliğe sahip bir kent Samsun. Kentin bu özelliğini değerlendirerek Samsun'umuza yeni bir sektör kazandırabileceğimizi savunuyorum ve bunda geç bile kalındığını söylüyorum.
Yukarıda saydığım filmlerin bir kısmı burada da yakında gösterime girecek. Bunları bahsettiğim gözle izlediğinizde ne kadar haklı olduğumu anlayacaksınız. Hele ki festivale gelen sinema yazarlarının neredeyse tümünün üzerinde fikir birliğine vardığı ve Sinema Yazarları Derneği'nin (SİYAD) ödüllendirdiği Güvercin, tam bir kent filmi olmuş. Adeta Adana'ya yakılan bir ağıt görünümünde. Başroldeki genç yetenek Kemal Burak Alper'in müthiş oyunu da Adana'da yetişmiş ve bu yapımla ilk uzun metrajını çeken yönetmenin başarısını kat bekat artırmış.
Sanatla kalın. Önümüz hafta Samsun'dayım. Kaldığımız yerden devam...