Arayış
Daha önceki yazılarımda da kentimizdeki betonlaşmadan ve bununla birlikte yitmekte olan doğal ve kültürel zenginliklerden bahsettiğim olmuştu. Bu defa bu olayı daha yakından inceleme, görme fırsatı yakaladığımdan, bir defa daha sizinle paylaşmak istiyorum buradan.
Yıllardır oturmakta olduğumuz Esenevler'deki sıkışıklığın artık canımıza tak etmesi üzerine, daha ferah, nefes alan, biraz da manzaralı olup gönlümüzü ferahlatacak bir ev aramaya koyulduk. Bu şartları arsa alıp kendi evimizi yaparak da sağlayabilirdik, ama arsaların metrekare fiyatları da uçtu gitti biliyorsunuz. Uygun arsalar bulabilmek için ta Bafra sınırına kadar gitmeniz gerekiyor artık.
Samsun'un en ferah ve manzaralı bölgeleri olduğunu düşündüğümüz için (Atakum'dan da uzak kalmak istemediğimizden) Yenimahalle ve Kalkanca'da yoğunlaştık. Ancak ev önüne ev, ev önüne ev, öyle bir yığılma olduğunu gördük ki çoğu uygun fiyatlı evlerden denizi görebilmek için pencereden sarkman gerekiyordu. Onda da alabileceğin deniz görüntüsü 'Aha, mavi!' diyebileceğin kadardı.
Bu yapılaşma çılgınlığına artık bir dur demek lazım. Şehir gerçekten elden gidiyor. Uygun sitelerin çoğunda çevre düzenlemesinden anlaşılan şey havuz ve park ki bunların ve ortak alanların geriye kalanlarının tümü beton! Kentimizin yeşilini, mavisini değil yalnızca, sağlığımızı da yitiriyoruz. Bedensel sağlığımızla birlikte ruh sağlığımızı da…
*
Samsun Sinema Topluluğu olarak 56lar'daki Siyah Beyaz Cafe'de geçen Çarşamba yaptığımız Kinsey (Bill Condon, 2004) gösterimi, daha önceki gösterimlere göre bayağı doluydu. Geçen yazımda da dediğim gibi, bu gösterimler ücretsiz, ama bir tartışma kültürünün yerleşmesi açısından eşsiz. Bu ayın son haftasından başlayarak, bu gösterimlere çeşitli sunumlar ve seminerler de eklemeye başlayacağız. Bu haftaki gösterimimiz, Derek Jarman imzalı, 1993 tarihli Wittgenstein. 24 Ekim Çarşamba akşamı, 19.00'da.
Sevgiyle, sanatla kalın…