n Geçen yüzyılın ikinci yarısında kamuoyunun huzuruna çıkan İslamcılar, ilk nesil İslamcılar kadar milli değillerdi.
n “Milli”den amacımız etnikite değildir.
n “Milli”den amacımız, 1000 yıllık Anadolu-İslam birikiminin köklerinden yeterince yararlanamamasıdır.
n Bu durum, İslamcılar için birtakım olumsuzluklar getirmiştir.
n Birincisi; referansları vahiy olsa bile 1000 yıllık Anadolu-Türk- İslam birikim ve deneyiminden yoksun Mısır, Suriye ve Pakistan (1979 sonrasında İran) ekollerinin etkisinde kalması.
n İkincisi; İslamcılık hareketinin teknokrat kadrolar tarafından başlatılmış olması.
n Üçüncüsü; klasik medrese ile modern ilahiyat eğitimi alan ulemanın birlikte hareket edememesi.
n Dördüncüsü; küreselleşen dünyada ülkenin sosyal, ekonomik ve kültürel dönüşümü gerçekleştirecek projeleri üretmede sıkıntı çekilmesi.
n Beşincisi; üretilen projelerin vahiy referanslı kaynaklarla kaynaştırılma çalışmalarının sonuçsuz kalması.
n Altıncısı; üretilen projelerin meşruiyetlerinin ülke dışında aranması.
n Bunların her biri aslında birer makale konusudur.
n Bütün bunlara rağmen söz konusu İslami hareketin ülkenin en ücra köşelerine kadar yayılması ve kentlerin varoşlarındaki kitlelerin ülke yönetimine talip hale getirilmesi önemli bir avantaj olmuştur.
n İnsanların olduğu her yerde mutlaka eksikler vardır ve olmaya da devam edecektir. Asıl olan, bu alandaki samimiyettir.
n İslamcılık, daha önce de ifade ettiğimiz gibi asla bir ideoloji değildir. İslamcılığı ideolojileştirenler aslında İslami hassasiyetleri olmayanlardır.
n İslamcılık, vardır. Yaşıyordur ve kıyamete kadar yaşayacaktır. Çünkü İslamcılık İslamın tüm boyutlarıyla kavranması ve yaşanması olayıdır.
n Selam ve sevgi ile.

n