19 Mayıs, tarihimizde zihniyet değişiminin miladıdır.
Mevcut yönetimin başında bulunan Vahdeddin gelenek ve hanedan mirası gereği saltanattan, Osmanlı saray çevresinin de bildiği Mustafa Kemal de Cumhuriyet taraftarıydı. Bunlar birbirlerine zıt içeriklere sahip olmalarına rağmen her iki tarafın ortak paydası vatandı, vatanın kurtuluşuydu.
Vahdeddin'in de Mustafa Kemal'in de hedefi vatandı, vatanın kurtuluşuydu.
Vahdeddin diplomatik yollarla kurtuluşu temin edeceğine inanmasına rağmen Mustafa Kemal güçten yana tavır koymuştu. Çünkü mevcut dünya konjonktürü içinde İtilaf Devletlerinin başka bir şeyden anlamadıklarını biliyordu.
1914'de başlayıp 1918'de sona eren Birinci Dünya Savaşı'nın bitmesine üç ay kala 27. Halife ve 36. Padişah olarak tahta çıkan Vahdeddin savaş enkazını ve mağlubiyetini kucağında bulmuştu. O koca İmparatorluğun işgal edilmiş başkentinin surları içinde hapsolmuş padişahı ya da hükümeti ne yapabilirdi?
Çaresiz kıvranmakta olan Padişah, yetkililerden devleti ve milleti kurtaracak komutanların isim listesini ister. Gelen listede başa yazılmış Mustafa Kemal'in ismini gördüğünde bir an için bile tereddüt göstermemişti.
Nitekim daha sonra Vahdeddin Mustafa Kemal'i huzura kabul edecek, görüşecek ve ' tarihi bir görev olarak Devlet'i kurtarabileceğini' söyleyerek O'nu geniş yetkilerle donatarak görevlendirecekti.
Vahdeddin, bir tarafta saray entrikalarıyla uğraşıp işgal güçlerinin de baskılarına göğüs gererken diğer taraftan Anadolu'daki harekete destek sağlamaya çalışarak, ' ümidim Anadolu'daki paşalarda, ben helak olsam bile onlar muvaffak olmalıdırlar…'(Bardakçı), demekteydi.
Mustafa Kemal de , 'Ya ölüm, ya istiklal parolasıyla Anadolu'daki mücadelesine devam ediyordu.
Her iki isim de ölesiye bir kurtuluş arzu ediyordu. Mustafa Kemal, Batılıların anladığı güç ve kuvvet dilini konuşturmaya devam ediyordu. Ve de kullandığı bu güç –kuvvet dilini Batı, kısa zamanda anlayacaktı. Çünkü bizler bu topraklar için ölümü çoktan öldürmüştük. Ölümü öldürmek demek yeniden dirilmek demektir. Aziz milletimiz bunu Allah'ın izniyle başarmıştı.
Merhum Mareşal Fevzi Çakmak Ankara'ya ilk geldiği gün Meclis'teki konuşmasında, Vahdeddin'in kendisine ısrarla,' Aman Anaolu ile irtibatı temin ediniz…' dediğini ifade etmiştir.
Merhum Çakmak'ın konuşmasında önemli bir ayrıntı da İstanbul Fetvaları ile ilgiliydi. O da, 'Anadolu Mücahitlerini idama mahkûm eden fetvaların İstanbul'daki İngiliz işgal Kumandanı'nın baskılarıyla ve zorla alındığını' belirtmesiydi.
Peşin yargıdan uzak, insanları lanetlemeden ve alkışlamadan olaylara bakarak gelecek nesillere ayna olmanın gereğine inanıyoruz.
Bu nedenledir ki, genç devletimiz için bir milat olan 19 Mayıs ruhunu bugün de her konuda diriltip yaşatmamızın gereğine inanıyoruz. O da, 'HER ALANDA VATAN'IN SELAMETİ'DİR!'
Bu kutlu günde selam ve dua ile…[email protected]