Kimlik olarak bir insanı ele aldığınız takdirde on ait birçok özelliklerinin olduğunu görürsünüz. Doğal olarak kendisinin bir etkisi ve seçim şansı olmadan bir ırk, din ve vücudunu ortaya koyan öğelerden meydana gelerek hayata başlamıştır. Bu bakımdan bir kişinin yaratılış olarak diğerden üstün olması da mümkün değildir. Her zaman ağzımızdan düşürmemize rağmen; bir türlü kabul etmekte zorlandığımız, Tüm yaratılanı severiz, yaradan ötürü sözü hep havada kalmıştır. Müslümanlıkta, en ayıp olma bir tarafa; vebali, günahı en fazla olan şey, kişilerin maddi ve manevi değerleri ile alay etmektir. Bir insanın benim gibi saçları dökülmüş olabilir veya kimisi çakır gözlü olabilir. Kimisi beyaz tenli, kimi de daha esmer olabilir. ABD de bulunduğum sırada, iş için müracaat formlarında, din ve renkle ilgili seçenekler vardı. Mesela, beyaz, siyah ve diğer yazan kareler işaretlenirdi. Bugün orada böyle müracaat formları var mı, bilmiyorum? Elbette, demokrasinin beşiği olduğunu iddia eden bir devletin böyle bir müracaat formunu ortaya koyması, doldurulması insanlık adına bir utanç kaynağıdır.
İnandığımız bir din veya buna ait mezhep; bizim inancımızı ortaya koyar ve bizim nazarımızda o en iyisidir. Yalnız, bunun dışındaki inanışları kötülemek veya tu kaka demek; İslami anlayışa göre bidattir, dinden çıkmadır. Onun için bu konularda konuşurken, boğazın dokuz boğum olduğunu unutmamamız gerekir. Çünkü, söz ağızdan çıkıncaya kadar, o sizin esirinizdir; ağızdan çıktıktan sonra ise siz onun esiri olursunuz. Aidiyet bakımından bir de şöyle düşünmek gerekir: Bizler en az 8000 yıllık bir tarihin üzerinde oturmaktayız. Bu zaman içinde burada yaşayan halklar nereye gitti, buharlaşıp ortadan kalkmadılar. Ayrıca, dünyanın hiçbir yerinde veya ülkesinde saf bir ırk ve tek bir din yoktur. Böyle olması da mümkün değildir. Kur’an da insanlığın çeşitli kavimlerden yaratıldığı ifade edilmektedir. Tek bir ırk ve din üzerinden milletlerin yaratılma projeleri ise, hüsranla sonlandığı gibi, daha sonra birçok dramatik olayların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Burada esas olan senin dinin veya mezhebin sana, benimki bana prensibi esas olmalıdır. Hristiyanlıkta papa veya papazların olmasına rağmen; Müslümanlıkta ruhban sınıfının olmaması sebebi ile ancak yargılama Allah a aittir. Bunun dışındaki durum ise, kimilerinin Allah adına karar vermesi anlamına gelir ki, bu şirktir.
Durumu bu şekilde özetledikten sonra şunu ifade etmek isterim ki, bir milletin beraberliğini ortaya koyan, aynı coğrafi bölgede yaşamaları, aynı kaderi paylaşmaları ve ortak bir kültür yaratmaları olarak ifade edilebilir. Çok üzerinde durulan ve münakaşa edilen bir hususa burada bir nokta koymak gerekir. Aleviler kendilerini Müslümanlık içinde olduklarını kabul ederler veya etmeyebilirler. Bu tamamen onların anlayışı içindedir. Burada yine benim mezhebim bana, senin mezhebin sana ilkesi esas olmalıdır. Onlara siz busunuz demek kadar abesle iştigal yoktur. Ülkemizde yaşayan Alevilerin dışında, Hristiyanlar, Museviler ve diğerleri vardır. Ayrıca, ırk olarak; Kürtler, Çerkezler, Abazalar, Gürcüler ve diğerleri vardır. Hepsi nesiller boyunca bu topraklarda doğmuş, büyümüş, yaşlıları ölmüş bu toprakların insanıdırlar. Onların da bu topraklarda herkes gibi, eşit düzeyde yaşam hakları vardır.
Bütün bunlara rağmen; bu ülkede yaşayan, daha fazla üreten, bilim için çalışarak ülkenin kalkınmasında faal olarak daha fazla etkisi olanların elbette bazı imtiyazları olacaktır. Fakat kanunlar karşısında hepsi eşit düzeydedir. Bizde olduğu üzere, trafikte kimilerinin cezai istisnası olurken, diğerlerinin cezayı ödemeleri gibi olmamalıdır. Yani, bütün insanlar eşittir, ama kimileri daha eşittir türünden eşitlik olmamalıdır. Yalnız, bütün bu eşitliklerden faydalanarak, ülkenin temel yapılarını dinamitleme hakkı da kimseye verilemez. Eğer biz bir gemide beraberce bir yerlere gitmek istiyor isek, ilerleme için herkesin gayreti gerekir. Kimlileri yelkenleri açarken, kimilerinin geminin altında deniz suyunun girmesi için delikler açamaz. Birinin hürriyeti, diğerinin sınırında son bulması gerekir. Beyaz, siyah, sarışın, yeşil gözlü, zeytin gözlü ve bütün ırk ile dinlerin ve mezheplerin meydana getirdiği desenlerde, sulh ve sükun içinde sevgi ile yaşama isteğimle saygılarımı sunarım