Bu soruyu şöyle de sorabiliriz?
AK PARTİ MHP'lileşirken CHP de AK PARTİ'lileşiyor mu?
Ya da Türkiye'nin siyaseti Batı'ya paralel olarak Başkanlık Sistemine doğru evrimleştiriyor mu?
Burada hem 2019 yerel seçim öncesi ve hem de sonrası hesap edilerek cevaplandırılması gereken dört soru vardır:
Birincisi, AK PARTİ, MHP'lileşiyor mu?
İkincisi, MHP, AK PARTİ'nin kendisi gibi olmasına razı olur mu? Ya da böyle bir şey mümkün mü?
Üçüncüsü, CHP, AK PARTİ'lileşiyor mu?
Dördüncüsü, AK PARTİ, CHP'nin kendisi gibi olmasını kabul eder mi? Daha doğrusu razı olur mu?
AK PARTİ'nin giderek MHP'lileşmesi demek kamuoyu önüne MHP'nin söylemleriyle çıkması ve etnik yörüngede eskiye oranla daha radikalleşmesidir.
Her şeyden önce Sayın Devlet Başkanımız asli görevi yürütmenin yanında kısmen de yasamayı temsil etmektedir. Aynı zamanda AK Parti'nin de Genel Başkanıdır.
Bu nedenledir ki, O'nun her sözü bu üç açıdan ele alınıp değerlendirilmelidir.
Seçim propaganda sürecinde Sayın Erdoğan'ın kullandığı üslup MHP'nin yıllardır kullanageldiği üsluptan farklı değildi. Oysa ittifak öncesi üslup çok daha farklıydı. Bu yeni üslup AK PARTİ'YE kaybettirirken, MHP'ye kazandırmıştır. Bunun böyle olduğunu MHP, en üst perdeden ilan etmiştir.
Anlaşılan odur ki, MHP, AK PARTİ'nin MHP'lileşmesine olumlu bakmakta ve razı olmaktadır.
Gelelim CHP'NİN, AK PARTİ'LİLEŞMESİNE: CHP, 2019 yerel seçimlerinde gerek söylemlerinde ve gerekse aday profillerinde (namazlı, oruçlu, Kur'anlı, tarihli, adalet- hukuk, hak vb. gibi) AK PARTİ'lileştiğini görüyoruz.
İstanbul adayı İmamoğlu bu durumun örneklerindendir.
AK PARTİ aslında bu iki değişimden de zarara uğrayanlardandır. CHP, AK PARTİ'lileştiği ve AK PARTİ, MHP'lileştiği oranda AK PARTİ eriyecektir. İki kimlik arasında sıkışıp kalma ihtimali çok yüksektir. AK PARTİ bunun hesabını yapmalı ve yeniden kimliğini kazanmalıdır. Güçlü bir analizle bu iki kimlik arasında sıkışıp kalmasına ve kimlik aşınmasına neden olan zaafları belirlemeli ve suru üflemelidir. Henüz canlıdır ve ayağa kalkması mümkündür. Selam ve sevgi ile…