Bahar geldi. Doğadaki uyanış insan ruhunda tesirini gösteriyor. Erik ağaçları çoktan çiçek açtı. Kıştan arta kalan canlılık ve kıpırdamalar baharın gelişine sevinmiş gibi görünüyor. Her insanda baharla birlikte değişim kendini gösteriyor. Doğada olup biten kendi kanununa göre hükmünü sürdürüyor.
İnsan varlığıyla, duyuş ve düşüncesiyle her şeyin bilincinde. Doğadaki bu düzen insan aklını da aşan bir varlık aleminde rolünü oynuyor. Bu mükemmeliyet insanın algılama düzeyinde de kendini gösteriyor. Doğadaki her olay kendi kanununa göre devam ediyor. Bizim akıl yürütmemiz, kabullerimiz, retlerimiz doğanın farkındalığında bir anlam ifade etmiyor. Dünyanın her yerinde arı aynı sesi çıkarıyor. Köpeklerin, kedilerin dili aynı... Yalnızca insan kendi varlığından kaynaklanan aklı ve düşünebilme yeteneği sayesinde hayatı anlıyor ve anlamlandırıyor. Bizim böyle olmamız yeni buluşlara ve atılımlara kapı aralıyor. Dünyanın her yerinde örümcekler aynı ağı örüyor. Arı aynı şekilde bal yapıyor. Diğer canlılar da kendine verilen rolü oynuyor. Fakat yaptığı eylemin bilincinde değil. Hep aynı şeyleri yapıyor. Ya insan öyle mi? Aklı sayesinde her geçen gün yeni buluşlara imza atıyor. Eğer insanlık ve uygarlık bugünlere gelmişse insanın aklı ve düşüncesi sayesindedir.
Sanatta, bilimde, kültürde elde edilen başarılar hep insan aklı sayesindedir. Öyle olmasaydı insan ve insanlık ölürdü. Demek ki hepimiz varlık nedenimize ve bize verilen role göre yaşıyoruz ve hüküm sürdürüyoruz. Baharla birlikte doğadaki canlılık insanın gönlünde de çiçek açmasına neden oluyor. İnsan aklında doğadaki durağanlık yoktur. Yeni dünyalara kapı açıyor. İnsanın bu arayışı kendi varlık nedenidir. Teknolojideki gelişmeler, insan aklının zapt edilmez arayışları; yapay zeka, uzaydaki sonsuz kozmik düzen, insanda bilmekten doğan sevinci daha çok arttırıyor. İnsanoğlunun bu arayışı bahar sevinciyle birlikte bizi de düşünmeye ve anlamaya zorluyor.
İnsan ve doğa ilişkisi insanoğlu var olduğu sürece devam edecektir.