Gençlik bir milletin en önemli değeridir. Gençlerimizi yetiştirirken çağa uygun algılamalarla inançlı ve toplumun değerlerini özümsemiş sorumluluk sahibi bireyler olarak yetiştirmeliyiz.
18 milyon gencimizin hayalleri var. Onları doğru, etkili ve yaratıcı bir eğitim anlayışı ile yetiştirmeliyiz. Teknolojinin sunduğu bütün imkanları gençlerimizin yetişmesinde kullanmalıyız. Okullar kadar eğitimde öğretmen en önemli unsurdur. Öğretmenlerimizin ufuk ve bakış açılarını çok geniş tutmalıyız. Onları idealist bir şekilde yetiştirmeliyiz. Öğretmenlik mesleği, sevmeden başarılacak ve yapılabilecek bir meslek değildir. Öğretmen önce insanı ve doğayı sevecek bir kişilikte olmalıdır. Sevginin bütün kapıları açan bir özelliği var.
Teknoloji kullanımı çoğaldı. İnternet kullanımı 0-10 yaş arası çocukların %84'ünde var. Bu arada bilginin içinde doğan "Z" kuşağı var. Bu kuşağın özelliği çok zeki olmalarıdır. Emir altına girememe, yoğunlaşamama sorunları var. Sabırsızlar, kendilerine çok güveniyorlar. Teknolojinin getirdiği bu konuda önemli olumsuzluk, ilişki kurma şekilleri değişti. Sanal dünya üzerinden mesajlaşıyorlar. Yüz yüze gelince sıkılıyorlar. Oysa insanın yapısında iletişim çok mühimdir. Bütün bunların yanında teknolojiyi iyi kullanmak zorundayız. "Z" gençliği denen olguyu kabul edip onların psikolojileri ve yaşam dünyaları hakkında ilmi çalışmalar yapılmalıdır. Yeni bir dünyada ve çağda yaşadığımızın bilincinde olarak her çocuk ayrı bir dünyadır. Kişisel farklı yaklaşımlar çok önemlidir. Eğitim bu manada kişiselleşmelidir. Teknolojiyi iyi kullanırsak, müthiş imkanlar yaratıyor. Değişimin farkında olmalıyız. Treni kaçırmamalıyız. Değişime uyum sağlayamazsak ilmi sahada geri kalırız. Gençlik bir toplumun göz bebeğidir. Gençlerimizi yetiştirirken Mustafa Kemal Atatürk'ün, "Hayatta en hakiki mürşid (yol gösterici) ilimdir." sözü hepimize rehber olmalıdır.