Ey Mümine kin ve adavet besleyen insafsız adam! Nasıl ki sen bir gemide veya bir hanede bulunsan, seninle beraber dokuz masum ile bir cani var. O gemiyi gark ve o haneyi ihrak etmeye çalışan bir adamın, ne derece zulmettiğini bilirsin. Ve zalimliğini, semavata işittirecek derecede bağıracaksın. Hatta bir tek masum, dokuz cani olsa; yine o gemi hiçbir kanun-u adaletle batırılmaz.
Aynen öyle de: Sen, bir hane-i Rabbaniye ve bir sefine-i İlahiye olan bir Müminin vücudunda iman ve İslamiyet ve komşuluk gibi dokuz değil, belki yirmi sıfat-ı masume varken; sana muzır olan ve hoşuna gitmeyen bir cani sıfatı yüzünden ona kin ve adavet bağlamakla, o hane-i maneviye-i vücudun manen gark ve ihrakına, tahrib ve batmasına teşebbüs veya arzu etmen, onun gibi şeni' ve gaddar bir zulümdür.'

Bediuzzaman,Mektubat – 263

Yukarıdaki ifadeler kitaplarını Diyanet İşleri Başkanlığı'nın( DEVLETİN) kitaplarını bastırdığı Bediuzzaman Said Nursi'ye ait olup 'kurunun yanında yaş da yanar ' sözünün geçersizliğini ortaya koymaktadır.

Bu ifadeler bir taraftan devletin adaletinin niteliklerini bildirirken, diğer taraftan Müslümanın Müslümana yaklaşım şeklini de ortaya koymaktadır.

Devlet bu kitapları bastırdığına göre bu ifadeler aynı zamanda yöneticilerin de bakış açılarını ortaya koymaktadır.

Bir caninin işlemiş olduğu cinayetle masumlar yakılamaz.

'Devletin adaletinin varlık nedeni canileri ve masumları birbirlerinden ayırarak canileri cezalandırmak ve, mazlumların haklarını korumaktır.

Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadeleriyle, 'illa adalet, illa adalet' düsturu ile görevini yapmasıdır.

Selam ve sevgi ile…