Politika, devlet ve memleket yönetme sanatıdır.
Geleceğin politikacıları acaba nasıl olacaklardır? Ya da nasıl olmak zorundadırlar?
Şüphesiz Türkiye'de ve dünyada sorunlar giderek artmakta ve girift hale gelmektedir. Bu sorunları çözecek politikacılar şüphesiz bugünkünden daha donanımlı olmaları gerekir. Çünkü bugünün sorunlarını çözemeyenler, bugünkünden daha zor ve girift olan sorunları nasıl çözeceklerdir?
Atalarımız, 'bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ' demişlerdir. Politikacılar devraldıkları sorunları büyütüp çoğaltmışlar mı, yoksa küçültüp azaltmışlar mı? Performans ölçümü buradan başlatılmalıdır.
Bunun içindir ki, başarı sağlayabileceğine inandığımız kişileri seçmek durumundayız. Milletin sorunlarını çözmeye talip politikacılar deneme- yanılma yöntemiyle seçilmezler. Böyle bir yöntem fareler dünyasında geçerlidir.
Geleceğin nesillerine bizzat güzel örnek olamadık. Bunun için de bu satırları suçluluk psikolojisi içinde yazıyorum.
İslam alimleri politikayı peygamberlik mesleğinden sonra en şerefli meslek olarak tanımlamışlardır. Maalesef bizler bunu en rezil ve kirli meslekler seviyesine düşürdük.
Beceremedik, kirlettik. Ne iman, ne din ve ne de ahlak bıraktık. Ömrümüz boyunca eleştirdiklerimizin mukallidi olduk. Ama umutlarımızı kaybetmedik. 'Bir başka bahara ' demeden çalışmak zorundayız. Kaybettiklerimizin kaynağı yüreklerimizdedir.
'Tohum saç, bitmezse toprak utansın! / Hedefe varmayan mızrak utansın!
Hey gidi Küheylan, koşmana bak sen! / Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!' demişti ya Üstad Necip Fazıl.
Günümüzdeki potansiyeli kinetik enerjiye çeviremeyenler düşünsünler ve utansınlar. Millet olarak ufkun ötesini görüp yürümeye çalışalım.
Bunun için de geleceğin yıldız politikacıları;
1- Bilgi tabanlı, planlı, programlı hareket eden, dinamik, sorumluluğunun bilincinde olan ve ne yapacağını bilenler olacaklardır. Başkalarının trenine binmeyen, tahriklere kapılmayan ya da tahrik eden olmayacaklardır.
2- Onurlu, kendisini yenileyebilen, toplumun taleplerini yakalayabilen olacaktır.
3- Kamunun malını, çeşitli hile ve desiselerle yemeyen ve yandaşlarına yedirmeyen olacaktır. Ülke bütünüyle, milletin politikacıya emanetidir. Her ne şekilde olursa olsun bizzat kendisinin ya da yandaşının haksızlıkla kamu malını yemesi ihanettir, milletin malını çalmaktır, hırsızlıktır. Politikacı milletinin emanetçisidir. Emanetine sahip çıkmalıdır.
4- İnsana; kendisine oy verdiği için değil, insan olduğu için hizmet etme liyakatini ve onurunu taşıyacaktır. İnsan, en şerefli bir yaratıktır. Politikacı, 'her şey insan için' ilkesiyle hizmet şerefine talip olmalıdır. Yoksa milletin kanını emerek zengin olmak için politika yapmamalıdır. Görünürde hizmet, esasta ise çıkar olan politika çirkin bir politikadır. Selam ve sevgi ile…
[email protected] Devamı var...