n
nn
nn Bonnie Bee diyor ki;
n n “…Nice sultanları tahttan indirdi
n Nicesinin gül benzini soldurdu
n Nicelerin gelmez yola gönderdi
n Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm…”
n KARACAOĞLAN
nn ...Büyük ölüleri olmayan milletler ebedi olamazlar.”
nn ‘Mutluluk’ üzerine kafa yorduğum, ardından da bir şeyler karalayıp sizlerle paylaşmak istediğim anlarda ve bu amaçla internette yaptığım bir araştırmada, ilginç bir yazıya rastladım, bu ilginç ve anlamlı ifadeyle başlayan!..
nn Ardından şöyle devam ediyordu:
nn “…Büyük mezarların üstünde büyük vatanlar vardır. Anadolu toprağının altında bize bin yıllık maziden emanet olan ruhlarını bizim varlığımıza karıştırdıkça, ruhlarımıza düşman olan sefillerin zehirli tesirleri bizi imha edemez...”
nn Bir an düşündükten, kısa bir iç çektikten sonra, hak verdiğiniz bu iki önemli tespit sonrası, yazıya büyük bir merakla devam ediverdim...
nn “…Bizi yaşatan ve ebedi yapan, ebediliğe götüren büyük kervanın başında Mevlana’ları Yunus’ları görüyoruz…”
nn xxxxxxxxxx
nn Mevlana ve Yunus!..
nn Bu iki isim, gönül telimizi titretmeye fazlasıyla yeterken, yazı, bir solukta okunuverdi, akıl süzgecimden akarken bambaşka kıpraşımlara, yeni fikirlere yelken açmama yol açtı…
nn Bu nedenle sevgili dostlar, sözü ‘yazı’ya bırakıyor, önemli alıntıları sizlerle paylaşıyorum…
nn “…Anadolu’daki ruhi hareketin uyanışında Mevlana ve Yunus, Sokrat’ın yaptığı büyük role sahiptirler.
nn Mevlana’nın şahsiyetinde şarkın büyük hakimi Sadi ile Batı romantizminin zirvesi sayılan Goethe’yi birleşmiş buluyoruz, yedi yüz yıldır milyonlarca ruha ateş veren Mistik Lirizm Türk romantizminin ilahi kapısı olmuştur.
nn Mevlana’ da sanat; felsefi bir idealizmden çok dini bir temele dayanmaktadır. Mevlana felsefesi panteizme dayanır. Panteizm veya Vahdet-i vücud şudur; Allah ve kainat, aynı cevherin iki türlü görünüşüdür. Hakikatte bunlar birdir. Kainat, Allah’tan başka bir şey değildir.
nn Kalp gözü açık olan arif eşyada Allah’ı görür. Rasyanolist (Akıl) Allah’tan başka Allah ararken arif Allah’la kalp kalbe beraberdir. Her şeyle birlikte ondandır. Enel-Hak sırrına ermiştir. Allahsız yaşayan akıl, ilahi cevheri taşıdığı halde ona yabancı hayat yaşamaktadır.
nn Mevlana’ya göre dünyamız, sonsuzluk ve ebedilik içinde barınan mutlak varlığın tecelligahı, bir nevi aynasıdır.
nn Mekan, onda bir vehim, zaman bir terrenüm, hayat bir kabuk, ölüm cilvedir. Akıl için karanlıkla ve ıstırapla dolu dünyamız, arif gözünde aşk ile sürurun, vecd ile neşvenin her an bir yeni yaratıcı tecellinin kaynaştığı, mest edici bir hakikat güneşinin gözleri kamaştırdığı ilahi temaşa sahnesidir.
nn İnsanlığın ahlaki sefaleti önünde Mevlana’yı rahim ve şefik fakat bir o kadar da bedbin görüyoruz. Kainatın merkezi, varlığın sebebi olan insanın bunca sefaletinin kurbanı olmasını havsalası almamaktadır.
nn İnsan, evrenin kalbidir. Varlık ona sığınmıştır. O olmasa hiçbir şey olmayacaktı. Hakikat onun varlığı sayesinde vardır. Varlığı, Allah’tan ibaret gören ve insanı varlıklar arasında mümtaz mevkiine yükselten bu ‘Vahdet-i Vücut’çu görüş Mevlana’nın felsefesidir.”
nn Xxxxxxxxxx
nn Vahdet-i Vücut felsefesine ve Mevlana’ya övgüler bu yazıda, ‘Mevla’nın Şems-i tanıdıktan sonra sanat ve şiirin hiçliğini anlayarak kalemini kırdığı’, ya da, “Bazıları Mevlana’yı İslam dairesinin dışına çıkarıp bütün dinlere mal ederek bir Müslüman olduğunu inkar ediyorlar” gibi tartışılabilecek, üzerine fikirler üretilebilecek, en azından itiraz edilebilecek ifadeler de olsa, bu ‘yazı’yı son derece önemsedim…
nn Mevlana üzerine aslında birçoğu bilinen, söylenegelen birçok şeyi, kısa bir metinde özetleyen yazıyı önemli kılan bence, net ve anlaşılır ifadelerle bunu yapması…
nn Evet, ‘aşk’ ile hakikati tanımaya çalışan Mevlana, bıraktığı eserlerle bizlere ‘mutluluk, doğruluk ve inanç’ aşıladığı da bir gerçek…
nn Yazının da dediği gibi, o şarkın büyük hakimi Sadi ile Batı romantizminin zirvesi Goethe’nin de bir birleşimi…
nn xxxxxxxxxx
nn Evet sevgili dostlar, söz konusu Mevlana olunca kayıtsız kalamadığım bu yazıdan büyük bir bölümü sizinle, büyük bir zevkle paylaştım…
nn Umarım beğenirsiniz, diyelim ve sözü yine yazı ile bitirelim…
nn “…Bilmeliyiz ki o(Mevlana), kendinde yaşattığı ebedilik aşkı ile bütün insanlığı sürükleyecek kuvvete sahipti. Asırların arkasındaki seslenişlerini, ruhunuzun en derin mıntıkalarına ulaştıran sırra ermişti. Bizim uyanışımız, bizim büyük hayatımız, onun ölümsüz şahsiyetine şevkte ve anlayışla yaklaşma sayesinde mümkün olacaktır. Onu anlayışın sırrını yine ondan öğrenelim: Beni anlamak istersen, benim gibi olmalısın…”
nn Khoda Hafez Khoda Negahdar!..
nn NOT:
nn Yazının sonunda, sahibinin ‘büyük Türk mütefekkirlerinden Nurettin Topçu’nun olduğu, 1962, 1963 ve 1964 yıllarında Yeni İstanbul Gazetesi ile Çağrı ve Tohum dergilerinde yayınlanan makalelerinden derlendiği’ belirtilmiş…
n