Önce kadının, aslı ve değişmez en önemli kutsal görevlerinin başında annelik geldiği noktasında hemfikir olduğumuzu söyleyebilir miyiz?
Daha önceki yazılarımızda, 'ikame anne' olmasının mümkün olmadığını ifade etmiştik. İnsan neslinin devamı, kadının annelik fonksiyonu ile doğru orantılıdır. Neslimizin devamı, kadınlarımızın anneliğe razı olmalarından geçer.
Mevcut eşitlik anlayışı ile bugünkü istihdam politikalarımız topluma huzur ve mutluluk getirmiyor, getireceği de yok.
Çalışan kadın, çalışmayana oranla daha az doğum yapmaktadır. Çalışan kadın, çalışmayana oranla daha çok boşanmaktadır. Bir dostumuzun kızına, ' niçin evlenmiyorsunuz' sorumuza, ' çalıştığım işyerinde on bayanız. Dokuzu duldur yani evlenip boşanmışlardır. Nasıl güven duyup evleneyim' cevabını vermiştir.
Kadının istihdamına yani çalışmasına değil, şekline karşıyız. Örneğin, Eşim emekli öğretmen, iki kızım üniversite mezunu hem çalışıyorlar hem akademik kariyer yapıyorlar. Gelinimin biri Avrupa'da ekonomi, Türkiye'de ilahiyat okudu, çalışmıyor. İkinci gelinim Dr. Aile Hekimi iken çocuğuna bakabilmesi için istifa etmiştir.
Kadının erkekle eşitliğine değil, bu eşitlik anlayışında kadının sömürülüşüne karşıyız. Eşitlikten önce adalet istiyoruz.
Peki, çare nedir?
Çare, 'annelik' yapacak imkanların annelere verilmesidir. Bu ilke insan haklarının güvencesi olarak Anayasa'da yer alması sağlanmalıdır.
Çalışan annelere yarım günden fazla mesainin yaptırılmaması, çalışmayanlara ise kendilerine ve eşlerine gerekli katkının sağlanmasıdır. Anne şefkatine ve psikolojik desteğine ihtiyacı olan her çocuğa temin etmek devletin görevi olmalıdır.
Toplumumuzda kadınlarımız için ev merkezli yaşam algısı egemendir. Aslında bu algı kadının yaratılışına ve aile içi fonksiyonuna da uygundur. Kadının iş gücüne ihtiyaç var ama çözüm bu değil.
Dışarda çalışmayan kadın evde yatıyor anlamına gelmez. Almanya'da bir boşanma davası sırasında erkek, ' eşim çalışmıyordu' ifadesine karşı kadın, ' üç çocuk büyüttüm, ömür boyu elbiselerini yıkadım, ütüledim ve yemeğini pişirdim' cevabını verince mahkemenin tayin ettiği bilirkişinin raporunda o kadının bu süre içinde ayda iki asgari ücret parası kadar iş yaptığı belirtilmiştir.
Müsait bir zamanda da inşallah bir de bunun İslami çözümünü vermeye çalışacağız. Ve son olarak diyoruz ki, bugünkü eşitlik anlayışı( ki Anayasa da pozitif ayrımcılığa yönelmiş durumda) ile istihdam politikası kadını yörüngesinden saptırmakta ve yıkıcı olmaktadır. Konu ile ilgili istatistiki bilgiler her yerde bulunduğu için buna tevessül etmedik. Selam ve sevgi ile…[email protected]
ÖNEMLİ DÜZELTME: Taksimde ezan protestosu ile ilgili ilk haber kaynakları ve Sayın Cumhurbaşkanımızın konuşmaları bizleri yanıltmıştır. Söz konusu ıslıklar doğrudan polisiye tedbirlerine yönelik olup ezandan önce başlamıştır. Ancak gönül isterdi ki, ıslıklar önceden başlamış olsa bile ezanla susmasıydı.