Milyonlarca genç liselere ve üniversitelere giriş sınavlarında ter döktüler. Sınav sonuçları açıklandı. Şimdi de tercih maratonu başladı. Anlaşılan o ki durum değişmeyecek. Gençlerimizin çok küçük bir bölümü istedikleri okullara gidebilecekken, büyük bir çoğunluk yine mutsuz olacak.
Nasıl bir sistemdir ki bir türlü onarılamıyor, gün geçtikçe içinden çıkılmaz, daha da karmaşık bir hale dönüşüyor. Milyonlarca insanı mutsuz, umutsuz yapabiliyor. Bu insanlara yıllar geçtikçe yenileri ekleniyor. Kaos bitmiyor…
Aileler, çocuklarının gelecekteki mutluluklarını, iyi bir eğitim almaktan geçtiğini düşündüğünden, herkes kendi ekonomik gücüne göre özveride bulunuyor. Bütün olanaklarını ortaya koyuyorlar. Ama ne yapılırsa yapılsın, rekabete dayalı bir sistemin kaybedenleri her zaman kazananlardan daha fazla olacaktır.
İşsizliğin sürekli arttığı, üniversite mezunlarının bile işsizlik sarmalında intiharlara sürüklendiği bir toplumda, eğitimi piyasa koşullarının insafına terk etmek bu topluma ve gençlerimize yapılabilecek en büyük kötülüktür. Gelir dağılımının büyük farklılık gösterdiği bizim gibi ülkelerde, eğitim alanında da parası olanın yoksul çoğunluğa oranla görece daha avantajlı olacağını düşünsek de genel olarak sistemin döküldüğünü ve kimseyi mutlu etmediğini söyleyebiliriz.
Bu eğitim sistemi mutlaka değişmelidir!
Dershaneler, kurslar, özel okullar, vakıf üniversiteleri… Derken eğitim sistemimiz kıran kırana rekabetin yaşandığı tam bir ticaret sektörüne dönüşmüştür.
Oysa eğitim temel bir insan hakkıdır. Devlet, tüm vatandaşlarının bu hakkı kullanabilmesini sağlamakla yükümlüdür. Mevcut durumda ülkemizde gençlerimizin bu hakkını yeterince kullanabildiğini söylemek ne yazık ki mümkün değildir. Bu gidişle, eğitimsiz ve mutsuz bıraktığımız kuşakların toplumsal faturasının çok ağır olacağını da ayrıca unutmamak gerekir…