Günümüzden yaklaşık yedi yüzyıl önce Tunus'ta doğmuş İslam tarihçi, sosyolog, düşünür ve devlet adamı İbn-i Haldun, bir toplumun çöküş belirtilerini on maddede şöyle özetlemişti:
1-Dayanışmanın yok olması: Çevremize şöyle bir bakalım, en yakınımızdaki kişilerin sorunlarından bile ne kadar haberimiz var?
2-Üretimin zayıflaması: Köylerimiz boşalmış, işsizlik artmış; hem tarım hem sanayii üretimimiz azalmış değil mi?
3-Tüketim çılgınlığı: Öte yandan daha çok tüketmek için histeri içinde olanlar ve aşırı bir israf sarmalında değil miyiz?
4-Vergiler: Doğrudan vergiler sürekli artarken, (ücretler hariç) dolaylı vergi olarak her şeye zam gelmiyor mu?
5-Liyakatisizlik olması: Devletin bütün birimlerinde, benden - senden ayrıştırması var mı, yok mu?
6-Adaletsizlik: Bu kavramı neredeyse tamamen unutmadık mı?
7-Umutların kırılması: Toplumsal bir yılgınlık, yorgunluk, bıkkınlık hatta çılgınlık ruh hali içinde değil miyiz?
8-Göçün hızlanması: Bizim nitelikli insanlarımız, ülkede gelecek göremeyen gençlerimiz yurt dışına göçerken, Ortadoğu ülkelerinden beş milyon kişi yurdumuzda yaşamıyor mu?
9-İblisane gurur ve kibir: Bütün bu yaşananları, büyük bir aymazlık içinde, hiçbir şey olmamış gibi, büyük bir kibirle iyi bir şeymiş gibi seyretmiyor muyuz?
10-Gösteriş, riyakarlık ve yalakalık: İbn-i Haldun'un bir toplumun çöküş belirtilerini özetlediği bunca belirti, bütün açıklığıyla ortada dururken, insanımız işsizlik, yoksulluk sarmalında mutsuz, kaygılı yaşam mücadelesi içindeyken, etrafımız ateş çemberinde, ekonomimiz durgun, geleceğimiz belirsizlikler içindeyken, bu durumlar hiç yokmuş gibi davranan gösterişli yalaka takımı hala ortada dolaşmıyor mu?
Bunca belirtiye rağmen, olanları anlamayana İbn-i Haldun bile az gelir…