Bugünlerde neye üzüleceğimizi...
Kime kızacağımızı, neye yanacağımızı şaşırdık.
Hangi duyguyu nasıl yaşadığımızı idrak edemezken.
Akıl sağlığımızda ciddi anlamda hasar gördü.
Acı, keder, kaygı, sinir, heyecan, öfke...
Kaybetme duygusu göz çevresindeki hormonları harekete geçirdi.
İstem dışı yanaklardan süzülüyor gözyaşları.
Görünen her tablo öylesi içler acısı ki.
Artık duygularınıza gem vurmayın, salın gitsin, ağlayın doya doya.
Bağırmak, çığlık atmak mı istiyorsunuz?
Konuşun, anlatın, dert yanın...
Duygularınızı gizlemeyin, içinize atmayın.
Kim ne derse desin, ne düşünürse düşünsün.
Sıra dışı duygu yoğunluğunda ağlamak kadar doğal bir durum olamaz.
Üstelik ağlamanın ciddi faydaları da vardır.
--Ağladığınızda mutluluk hormonu salgılanır.
--Sakinleştirici, rahatlatıcı özelliği vardır.
--Vücudunuz toksin maddeleri dışarı atar.
--Yakın çevrenizle ilişkileriniz kuvvetlenir.
Diyorum ki üzüntümüzü doya doya yaşayalım.
Gözyaşlarımıza asla engel olmayalım.
Düşsek de silkinip, yeniden ayağa kalkacağız evvel Allah.
Minik yavrumuz 'Yüz lira harçlığım yardım olur mu' diye ortaya çıktı.
Tüm malzeme ve ekibiyle talimat almadan kendini deprem bölgesine atan şirketler, 'Bu topraklarda bize düşen her göreve hazırız' dediler.
Her kim, kurum, kuruluş elini uzattıysa hepsinden Allah razı olsun.
Felakette kimlikleri sorgulayanlar olsa da.
Göçük altında kimin kaldığı, kimin kurtarıldığı, kimin kurtardığının önemi var mı?
Küçücük çocuklar birikimlerini paylaşırken, büyükler de insanları ayrıştırmanın peşinde.
Enkazda kalanların ismi, cismi, dini, mezhebi, milliyeti önemli mi?
Yeter ki insan olsun.
Önemli olan İNSANDIR İNSAN!
80 yaşındaki adam 65 dairesini, Karslı teyzem maaşını devletin görevlisini uzatıyor.
Asrın felaketinde Asrın Dayanışmasının farkında mısınız?
Halen kim neyin hesabını yapıyor?
Sen yardım ettin ben ettim, ben ettim, sen etme.
Eskiden şöyleydi, şimdi böyle...
Suçlu o, bu, şu...
Biz niçin gözyaşı döktüğümüzü biliyoruz.
Gözyaşımıza başka malzemeler katmayın.