Ukrayna'nın yeni seçilen Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, ülkesinin memurlarına şöyle seslenmiş:
'Çalışma ofislerinize benim fotoğraflarımı değil, çocuklarınızın fotoğraflarını asın. Karar vereceğiniz zaman o fotoğraftaki çocuklarınızın gözlerine bakın, yaptığınız işlerden dolayı sizinle gurur mu duyacak, yoksa utanacak mı?'
Çok müthiş, çok anlamlı bir tavsiye…
Oysa bizde işler nasıl, biz daha masamıza oturur oturmaz kimin fotoğrafını asarız çalışma odamıza? Devlet büyüklerinin dışında asacağımız ilk fotoğraf amirimizin fotoğrafıdır. Bakın belediyelerimize, birçok daire başkanı, genel müdür önce belediye başkanının fotoğrafını asar çalışma odasına. Bir iş yapmadan önce onun gözünün içine bakar, onun gurur duyacağı işleri yapar öncelikle.
Birinde, idareci bir işi yapmadan önce çocuğunun gözünün içine bakacak, ona ve vatandaşına karşı vicdan muhasebesi yapacak, onun gözünün içine baktıkça sorumluluk duyacak, onun geleceğini düşünerek karar verecek, diğerinde ise; idareci bir işi yapmadan önce amirinin gözünün içine bakacak ve onun gözüne girecek.
İki ülke arasındaki idareci profili, kriteri tam da bu.
Birinde halkın gözüne girmek, onlara karşı sorumluluk üslenmek var, diğerinde ise amirinin gözüne girmek, ona karşı sorumluluk duymak var.
Birinde vicdan muhasebesi var, çocukların, vatandaşların geleceği var, diğerinde ise amire göre vaziyet alma, sınıfta kalma var. Bizim ülkemizde o koltukta kalmanın yolu budur. En büyük sıkıntımız da bu değil midir?
Atamalarda esas liyakat olmalıdır. Oysa bizim ülkemizde atamanın altında 'benim adamım olsun' mantığı yatar. Liyakatte halkın adamı olmak vardır, orada halk, vatandaş istifade eder, 'Benim adamım olsun' mantığında ise amir ön plana çıkar, o rahat eder. Peki, o zaman, hem senin adamın olsun, hem de liyakatli olsun, zararı ne?
Çalışma odasına çocuğunun fotoğrafını asıp, alacağı her karardan önce onun gözünün içine bakan babanın çocuğu, babasıyla elbette gurur duyacaktır. Masasının arkasına amirinin fotoğrafını asıp, alacağı her karardan önce onun gözünün içine bakan idareciden gurur duyacak tek kişi vardır; o da amiri…
Liyakatli idareci alacağı kararlarda çocuğunun, vatandaşının geleceğini düşünerek, liyakatsiz idareci ise amirinin memnuniyetini düşünerek hareket eder. Arada uçurum yok mu?