Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarıyla ilgili
özeleştiri yapmak yerine
seçmeni dolaylı ifadelerle
suçlayan açıklamalarda bulunanların
pişkinliklerine pes demekten
başka birçok ifade var
aslında...
Ancak, terbiyemiz
izin vermiyor...
Yıllardır, her seçim sonrasında,
yenilgilerini
bir başarı gibi
kamuoyuyla
paylaşan
liderleri
gördük...
Kimi geçmişte aldığı oy sayısı
ve oy yüzdeleriyle
rakamlar üzerinden
karşılaştırma yaptı
kimi kaybettiği
seçim yasasındaki
adaletsizlikten dem vurdu...
Kimi de parti içindeki
muhalefete yüklenerek,
başarısızlığını
örtmeye çalıştı...
Bugün de durum dünden farklı değildir...
Yıllardır şu soruyu
sordum kendi kendime...
İlginç bahaneler
üretecek kadar zeki olanlar,
yenilginin nedenlerinden
ders çıkarıp;
partilerine iktidar yolunu açacak
toplumsal projeler ve seçim
stratejileri için
neden
kafa yormuyor?..
Kendimce
bu sorunun cevabını
çok aradım...
En ağır komplo
teorileriyle
beynimi meşgul ettim...
Doğru ve anlamlı cevabı,
bir döneme
damgasını vuran,
hitabetiyle meydanları
dolduran
ve Anadolu fırtınası lakabıyla
hala kalplerde
yaşayan
efsane siyasetçi Osman Bölükbaşı nın
şu sözlerinde buldum:
Zengini hayırsız evlat, memuru süslü avrat,
politikacıyı kuru inat batırır.
Daha fazlası
kime söylenir ki?..
* * *
Not: Dünkü Gül yoksa
başlıklı yazımda,
Recep Tayyip Erdoğan, onların kendisini anlamadığını hissetmiş olacak ki, Gül den görevi devralacağı 28 Ağustos tan bir gün önceye Büyük Kongre nin toplanması kararının alınmasını sağladı
paragrafındaki kendisi sözcüğü sevhen kedisi olarak çıktı...
Kedi sözcüğünün
cümlenin içinde
hiçbir anlamı bulunmadığı
ve çoğu kimsenin de Kedisi ni, kendisi diye
okuduğunu biliyorum...
Her şerde bir hayır vardır
misali birtakım önlemleri
de bu sayede almış oldum...
Yine de bu yanlışlık için
özür dilerim...
N.U.