İmam Hatip okulları bu milletin din öğretimi ve eğitimi ihtiyacından doğmuştur.
Bu okullar yıllarca halkın destekleriyle yapılmış, devlet ise öğretmenlerini tayin etmiştir.
Bu okullar yine yıllarca Türkiye'de değişik fikri akımlara mensup katı laikçiler tarafından eleştirilmiş, hatta kapatılmaya çalışılmış, mezunlarına olmadık zulümler yapılmıştır.
'Her yer İmam Hatip okulu oldu' diyenlerin kötü niyetlerine bakmayın.
İmam Hatip okullarındaki sayısal artışa paralel öğrenci akışı sağlanamamıştır. İmam Hatip okullarındaki öğrenci mevcudu hala 28 Şubat öncesine ulaşamamıştır.
Üstüne üstlük bu yıl İmam Hatip liselerine tahsis edilmiş öğrenci kontenjanının % 70'i hala boş bulunmaktadır.
Evet, yaklaşık % 70'i boş. Veli ve çocuklar ilgi göstermemişlerdir.
Bu durum kontrolsüz büyümenin bir sonucu mu, yoksa bu okullar beklenen misyonu yüklenemediği için mi?
Bu sorunun cevabı doğru verilmeden bir başka soruya geçmemiz doğru olmaz.
Gelin Nasreddin Hoca gibi Milli Eğitim Bakanlığına, eğitim yöneticilerine, öğretmenlere ve Diyanet teşkilatına bir soru soralım:
'HAKİM BEY, HIRSIZIN HİÇ Mİ KABAHATİ YOK?'
Hakim Bey, davaya biraz da bu açıdan bakmak gerekmez mi?
Milli Eğitim Bakanlığının yürütmekte olduğu mesleki müfredat programları çocukların, ülkenin ve dünyanın gerçekleriyle ne kadar örtüşmektedir?
İmam Hatip okullarını diğer akran okullarından ayıran başta Kur'an-ı Kerim ve Arapça dersleri öğretimi ve eğitimi ne kadar gerçekçidir. Ya değerler eğitimi? Sorma gitsin.
İngilizcenin yöntemiyle Arapçayı öğreten Milli Eğitim ne yapmak istiyor?
İki yıldır İmam Hatip Ortaokuluna giden çocuk, okula girerken sahip olduğu Kur'an okuyuşuna sahip olmayan , yani unutturan eğitimden de öğretmenden de ne hayır gelir?
Kur'an okuyamayan çocuğa hangi vicdansız öğretmen Arapça öğretmektedir?
Evet, tekrar soralım: Hırsızın hiç mi kabahati yok?
Bu konu, önemli bir kırılmaya işaret etmektedir ve herkesi de ilgilendirmektedir.
Devam umuduyla….Selam ve sevgiler… [email protected]