Geçenlerde genç bir akademisyenle Afrin harekatını konuşurken konu Hükümetin diğer icraatlarına kaymıştır.
Genç akademisyenimiz İslamcıların bir gün bu memlekette iktidardan söz edemeyeceklerini söylemiştir.
Ben de, 'hiçbir iktidarın ebedi olmadığına dikkat çekerek bugünkü mevcut iktidarın ve her partinin içinde İslamcıların bulunduğunu fakat, bu iddia ile icraat yapanın bulunmadığını' ifade ettim. Bunun da tabii ki, nedenleri vardır.
Bu ülkenin nüfusunun % 98'i resmen Müslümandır.
İslam'a gerçek anlamda inananlara bu adı Kur'an-ı Kerim'de Allah(cc), 'Allah sizi Müslüman olarak adlandırdı' buyurarak bizzat vermiştir.
Bu adla adlandırılmak ve anılmak şereflerin en büyüğüdür. Müslüman olmak demek günah işlememek demek değildir. İnsanın yada Müslüman'ın masumiyetini(günahsızlığını- yanlışsızlığını) savunmuyoruz.
Bir Müslüman, şirk((Allah'a ortak koşmak) koşmaksızın dünyanın en büyük suçlarını haramlılığına inanarak işlese yine Müslümandır. Ancak her şeye inanıp da inanılması gerekli herhangi bir ilkesine inanmaması durumunda İslam'ın dışına çıkar.
Peki, İslamcılığa ne diyeceğiz?
İslamcılık, 19 yyda ortaya çıkmış dini ve politik bir kavramdır.
Sallanmaya ve hatta dağılmaya başlamış Osmanlı Devleti'ni toparlama ve koruma adına aydınlarımız tarafından Osmanlıcılık, Türkçülük, Turancılık, ve Batıcılık gibi çeşitli alternatif çözümler ileri sürülmüştür, Bunlardan biri de biri de İslamcılık olmuştur.
İslam ekonomisiyle, eğitimiyle, politikasıyla, ibadetiyle, hukukuyla, aile yapısıyla vs ile bir bütündür. İmanın tecezzi( parçalanma) kabul etmediği için bir kısmına inanıp bir kısmına inanmamak tümüne inanmamak gibidir. İslamcılık, İslami alternatif çözüm arayışıdır.
Müslümanların yaşadığı her yerde sorunların çözümünü İslam'da arayanlar hep var olacaklardır. İslamcı yada Müslüman demek, yaşamının tüm alanlarının referanslarının vahiy kaynaklı olması gerektiğine inanan insan demektir. Ama amel yani pratik / uygulama eksikliği olabilir. Hepimizin eksikleri vardır.
İslamcılar görevlerini neden ve niçin yapamıyorlar? Bunun cevabını da bir başka yazımızda bir neneden alalım. Ne dersiniz? Selam ve sevgi ile…