n
nn Bir ülkede demokrasinin gerçek manada uygulanabilmesi için kuvvetler ayrımının işlemesi gereği vardır. Yasama, yürütme ve yargı; bir sacayağı şeklinde demokrasinin ayakta durmasını temin eder. Yalnız, bu az gelişmemiş ülkelerde olduğu şekilde; yani, kuvvetler ayrımından anlaşılan birbirine zıt güçlerin çekişmesi ile hiçbir işin yapılamaması anlamında alınmamalıdır. Burada kuvvetler ayrılığını meydana getiren erkler, haddizatında birbirinin mütemmimi, yani tamamlayıcısıdır. Öncelikle anayasa bir ülkede konsensüsü temin edecek, evrensel hukuk ve hukukun üstünlüğüne göre yapılmalıdır. Bu o kadar da zor değdir. Zira, anayasa ile ilgili olarak evrensel normlar bellidir. Burada anayasa yapmada iki sorun vardır. Birincisi, belirli gruplar, kendi çıkarları yönünde anayasa yapmaya çalışır. İkinci sorun ise, öteden beri bir hastalık şeklinde zihinlerimize yerleşmiş olan; böyle bir anayasayı bir hazmedemeyiz. İpler belirli şekillerde, yürütmenin elinde olsun anlayışıdır. 1960 darbesinden sonra kabul edilen 1961 anayasası, kuvvetler dengesi bakımından çok toleranslı bir anayasa idi. 1980 darbesinden sonra yapılan anayasa ise, tam bizim hükümetlere uygun olan ve yürütmeye çok yetkiler veren bir anayasadır. Bu bakımdan da olağanüstü bir dönemin ve darbe anayasası olmasına ve çok eleştirilmesine rağmen değiştirilememiş veya değiştirilmemiştir. 2013 yılı yeni ve sivil bir anayasa yapma yönündeki çalışmalarla geçmiş; fakat yeni bir anayasa yapılamamıştır. Benim şahsi kanaatim, herkesin bu anayasadan memnun olduğu yönündedir. Anayasa esas gücünü TBMM den alır ve anayasa orada yapılır. Kuvvetler ayrımı bakımından da hepsinin üstünde bir konumu vardır. Yürütme ve gerekse yargı anayasanın ve buna paralel olarak çıkarılan kanunların dışında hareket edemez.
nn 1982 anayasasının kabulünden bu yana, yürütme erki olarak gelen bütün hükümetler, bu anayasadan şikayet etti. Hepsinin ortak olan tarafı ise, anayasanın ortaya koyduğu yolun, icraatlarını tıkadığı yönünde idi. Şurası muhakkaktır ki, yürütmeye anayasanın üzerinde yetkilerin verilmesi; kuvvetler ayrımı ilkesine aykırı olduğu gibi, demokrasinin genel kavramına da aykırıdır. Bir devlet başkanımızın vecize şeklinde söylediği Anayasa bir sefer delinmekle bir şey olmaz sözü, demokratik anlayışa taban tabana zıttır. Bu yol açıldığı takdirde, her önüne gelen anayasayı bir sefer deler ve bir süre sonra anayasanın delikleri sayılamayacak kadar çoğalır. Aslında böyle bir durumda, anayasanın varlığından söz etmek de imkânsızdır. Bunun anlamı şudur ki, yürütme her zaman anayasanın ortaya koyduğu yollardan ayrılmadan hareket etmek mecburiyetinde olmalıdır.
nn Demokrasinin üçüncü ayağı ise yargıdır. Yargı erki de gücünü anayasadan alan bağımsız kuruluş olarak demokratik düzen içinde yerini alır. Çok eskiden beri Anayasa Mahkemesi kararları tartışma konusu olmuştur. Elbette, Anayasa Mahkemesi, TBMM nin üzerinde bir kuruluş değildir. Bunun tam aksine yapılanların anayasaya uygun olup, olmadığını ortaya koyar. Bu bakımdan hukuk açısından yorum yapan en önemli, bağımsız kuruluştur. Kimilerinin söylediği şekilde kendi anlayışı veya kimilerinin çıkarlarını koruyan ve kollayan kuruluş değildir. Gücünü anayasadan alır. Asla, yürütmenin emrinde bir kuruluş değildir, olmamalıdır. Zira, güçler ayrılığının en önemli ayağını ortaya koyar. Yargı ile ilgili diğer kuruluş ise, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) dur. Bu kurul, özellikle yeniden yapılandırılmış bir kurul olmasına rağmen; yürütme tarafından 17 Aralık’tan sonra istenmeyen bir kurul haline gelmiştir. HSYK da çalışmalarını anayasanın hükümlerine göre yürütmektedir. Eğer, Anayasa Mahkemesi’nin kararları veya HSYK nın kararları beğenilmeyecek ise, bu demokrasiden başka bir şey olur. O zaman bu kuruluşları ortadan kaldırarak bütün erkin yürütmeye verilmesi gerekir ki, bunun adı da demokrasi olmaz. Daha düne kadar, Balyoz ve Ergenekon davalarında savcıların yaptıkları kimi gruplar tarafından alkışlanmakla birlikte; Genelkurmay Başkanlığı’nın, bu davaların usulüne göre yürütülmediğine dair açıklamaları oldukça enteresandır. Yürütme tarafından yargıya etki etmeden, hukuk açısından yargı erkine bırakılması gereklidir. Saygılarımla.
nn
n