Çin'de Lulu ve Nana adlı ikiz kızlar, 'genetik modifiyeli' yeni insan türünün ilk örnekleri olarak doğdular! Onlar artık HIV-Human Immunodeficiency Virus yani AIDS hastalığına karşı genetik olarak dirençli ve diğer bebekler kadar sağlıklı doğan ilk insanlar…
CRISPR/Cas9 adlı sadece 6 yıllık bir gen teknolojisi – ki buna 'Gen Makası' da deniliyor – hastalık doğuran genlerin kesilip yerine sağlıklı genlerin konulmasına imkan veren ancak insan vücuduna çeşitli 'fazladan' özellikler de eklenebilmesini sağlayan bir genetik biyoteknolojisi. 'Ismarlama bebekler sektörüne' yol açacak bu teknoloji sayesinde doğal haliyle yaratılmış insanlar, genetik olarak 'modifiye ediliyorlar' ve böylece ileride yakalanacakları belirlenen birçok hastalıktan kurtarılmış oluyorlar…
Bu yeni durum sadece Allah'ın insan/canlı yaratma teknolojisine bir müdahale olarak algılanarak çeşitli dinlerce reddedilmiş değil ayrıca ileride doğuracağı muhtemel ahlaki ve sosyal etkileri nedeniyle de dolayca kabul edilen sonuçlar doğurmuyor. Bu teknolojinin yapay zekanın eline teslim edilmesi halinde olacaklarsa Stephen Hawking için bile ürkütücü senaryolara neden oluyor! Henüz insanlık bunun için yeterince hazır değil diyelim. Geleceği 'genetik biyoteknolojik anlamda öngörebilmek' açısından, ay sonunda Hong Kong'da ikincisi düzenlenecek 'İnsan Genomu Düzenleme Kongresi'nde olmayı çok isterdim…
Geleceği şimdiden tasarlayan yepyeni teknolojilerin neredeyse hiçbirinde Türk yurdundan biliminsanları yok. Tanınmış Türk biliminsanlarının tamamına yakını, yabancı ülkelerdeki bilimsel ekosistemlerde çalışıyor ve üretiyorlar. Dünyanın bugünkü ekonomik ve kültürel durumunda, bir avuç insan dışında 80 milyonluk ülkemizde bilimsel ve teknolojik geleceğe dair bir aciliyet algısı görülmediği gibi halkımızın; bugününden ve yarınından sorumlu politikacılarından da bu yönde bir talebinin olduğunu göremiyoruz. Bir toplumun, başına gelenlere birkaç kişinin sebep olduğunu sanması bir cehalettir. Bu yaklaşım toplumun gelişmeyi hala kendinde değil de birkaç politikacıda aramasının sonucudur. Eğer dünya siyasetindeki 'ısı' bu şekilde artarak devam ederse gelecekte Türkler; ne Batıda ne de Doğuda insani bir kabul görebilirler. Acilen görmemiz gereken şudur: Bizim Türk yurdunda artık sanayileşmeden yaşayabilmemiz imkansızdır!!!
Bilge Doğan KUBAN ne diyor bakınız: '…Doğanın insanlara açtığı krediler azalıyor, milyarlar için yaşamak giderek zorlaşıyor. Kavga, birikimlerinin ve statülerinin üzerine oturanlarla daha çok tüketmek isteyenler arasında sürüp gidiyor. 'Havanda su dövme' olgusunu aşamazsak devridaim makinesi gibi çalışsak da çağdaş kargaşa ile baş edemeyiz…' [Kendini Öğrenemeyen Toplum, Doğan Kuban]
Siyaset, yapıldığı toplumun evlatlarının gelecekte hayatta ve ayakta kalabilmesini sağlama sanatıdır. Bizler ne için yapıyoruz?
SAMSUN ATATÜRK HEYKELİ DİJİTALLEŞTİRME PROJESİ – ŞİMDİLİK BU KADAR!
Türkiye'de 3D printer teknolojisiyle 'basılan'' ilk model tamamlandı. Heykeltraş Heinrich KRIPPEL'in Avusturya'daki atölyesinde deneme amacıyla kurduğundaki fotoğrafla birlikte 'kişisel sosyal medya hesabımdan bile daha önce' burada paylaşıyorum – Osman Kara Beyefendiye söz verdiğim gibi. Bu süreçte öğrendiklerimizin de ötesine geçebilmek için şimdi bizi çok daha ayrıntılı ve titiz çalışmalar bekliyor. Sevgili gençler; 22.Yüzyılın teknolojilerini kullanarak yaptığımız bu projenin sizler için çocuk oyuncağı olduğunu söylemeliyim, gözünüzün korkması bir yana ilham almanız için tüm deneyimlerimizi sizlerle sınırsız olarak paylaşmaya hazırız…