Bu memleketin en büyük derdi;
asalaklardır...
Üretmeden hazıra konan,
alınteri akıtmadan
kazanmaya alışık olanlardır bunlar...
Alinin külahını Veliye,
Velininkini Aliye geçirip,
bir kaos ortamı yaratarak
yolunu bulur bu asalaklar...
Al takke, ver külah...
Bunların ağzı cilalı laf yapar...
Dün küfrettiğine,
bugün övgü yağdırır...
Menfaatleri söz konusu ise
eğilmek tabiri,
yere düşen parayı almak
pozisyonunda anlatılabilir...
Hırsızlıkları ve yolsuzlukları dizboyu olmuş,
haramzadedirler...
Ama bir bakarsın, ehl-i namus kesilip,
akıl vermeye kalkışırlar...
Güler misin, ağlar mısın?..
Gülerim; bu şehrin insanlarını aptal
sanmalarına...
Üzülürüm; bu memlekette
ellerinde her türlü belge ve bilgi olanların
bu asalaklara çanak tutmalarına...
Ne Allah korkusu, ne kul utanması...
Allahın adını zikredenlerin
kul hakkı yemeleri mümkün müdür?..
Ya da Allah adını zikredenlerin
iftira atıp, yalan söylemeleri?...
Kimi kandırıyorlar acaba?..
Dedim ya, Samsunun
en büyük derdi,
bu asalaklardır...
Üretmeden hazıra konan,
alınteri akıtmadan
kazanmaya alışık olanlar...
Bazıları bugünlerde sıkıntılı...
Çünkü, yalan denizinde yüzdürdükleri
hayal tekneleri karaya vurdu...
Mazlumun ahı yerde mi kalır?..
Kim, kul hakkı
yiyerek ayakta kalmış?..
Kim, haram lokmadan
hayır bulmuş?..
Bu şehirde nelere tanık olduk...
Zenginlikleri hırsızlıkla yakalamışların, 3-5 kişiyle kaldırılan
cenazelerini gördük...
Bu ders değil de ne ya?..