Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, 12 Haziran 2019 tarihli toplantısında politika faiz oranını (bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı) %24 düzeyinde sabit tutmaya karar verdi.
Merkez Bankası bu kararı ile enflasyonu düşürmedeki kararlılığını bir kez daha gösterdi. Bu amaçla piyasada likidite artışına izin vermek istemedi. Ekonomik aktivite ve büyüme üzerinde fren yapmaya devam etmeyi uygun buldu.
Buna göre, ekonomik aktörlerin düşük faizle kredi kullanma, ekonomik büyümede tatmin edici iyileşme ve işsizlerin iş bulma umutları ertelenecek demektir.
Merkez Bankası politika faiz oranını düşürseydi, piyasa faiz oranları düşebilir, kredi kullanımı ve ekonomik aktivite artabilir ve işsizlik oranı azalabilir miydi? Belli ki Merkez Bankası sürecin bu şekilde işleyeceğinden emin değildir. Çünkü Merkez Bankasına göre, geçmişe dönük fiyatlama alışkanlığı ve yüksek enflasyon beklentisi tam olarak kırılmamıştır. Üstelik TL'nin değer kaybı, bölgesel ve küresel riskler devam etmektedir. Ayrıca para politikasındaki sıkı duruş sayesinde cari işlemler dengesinde memnuniyet verici iyileşmeler olmakta ve enflasyon oranı düşmektedir.
Merkez Bankası, sıkı para politikasındaki kararlı duruşu sayesinde enflasyon oranının kalıcı bir şekilde düşürülmesi halinde, öngörülebilirliğin artacağına, beklentilerin olumluya döneceğine, faiz oranlarının düşeceğine, yatırımların ve ekonomik büyümenin artacağına, işsizlik oranının azalacağına, döviz kurunun istikrara kavuşacağına ve ülkeye en büyük iyiliğin bu şekilde yapılmış olacağına inanmaktadır.
Enflasyon oranı sadece Merkez Bankasının izlediği yolla mı düşürülebilir? Hayır.
Enflasyon oranı Merkez Bankasının uyguladığı gibi toplam talebi daraltarak düşürülebileceği gibi toplam arzı artırarak da düşürülebilir. Toplam talebi daraltma yöntemi tercih edildiğinde doğal olarak büyüme oranı düşmekte, işsizlik oranı artmaktadır. Oysa toplam arzı artırma yöntemi tercih edilseydi büyüme oranı ve istihdamda bugünkü daralma yaşanmadan enflasyon oranı düşürülebilirdi.
Merkez Bankası toplam arzı artırarak yani büyüyerek enflasyon oranını düşürme yöntemini niçin tercih etmemiştir?
Eğer Merkez Bankası toplam arzı artırarak enflasyon oranını düşürme yöntemini tercih etseydi, o zaman piyasanın toplam likiditesini ayarlamaya değil, uluslararası rekabet gücü ve katma değeri yüksek stratejik sektörleri uygun maliyetle fonlamaya, bu sektörlerin likidite sıkışıklığını gidermeye çalışması gerekirdi. O zaman büyüyerek enflasyon oranını düşürmek mümkün olabilirdi.
Merkez Bankasının büyüyerek enflasyon oranını düşürmeyi tercih etmemesi;
- Yakın geçmişteki yüksek oranlı büyüme performansından dolayı ekonominin yorulduğu ve yeniden uzun vadeli istikrarlı büyümeyi yakalayabilmek için ara dinlenmeye ihtiyaç olduğu,
- Hangi sektörlerin stratejik olup olmadığını tespit etmenin kolay olmadığı, bu mümkün olsa dahi, verilen desteklerin ne ölçüde amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını tespit ve takip etmenin zor olduğu,
- Küresel piyasalarda yaşanmakta olan genel durgunluğun büyümeci politikalar için uygun ortam oluşturmadığı ve
- Türkiye'nin içinde bulunduğu bölgesel risklerin temkinli davranmayı gerektirdiği, gibi sebeplerden kaynaklanmış olabilir.
Sonuç itibariyle Merkez Bankası dikenli ama güvenli yolda yürümeyi tercih etmiştir. Umut ederiz ki bu yol çok uzun olmasın.