'Öğretmen yetiştirme davanız yok ise, başka davanız da yok demektir.'
Bir Devlet, geleceğine dair tasavvurlarını gerçekleştirmek için, ilk önce, çok sağlam bir 'Millî Eğitim Sistemi' tesis edebilmelidir. Bunu tesis ederken, Millî Eğitimin aslî unsurunun 'öğretmen' olduğu da bilinmelidir. Bu sebeple; öğretmen yetiştirme mes'elesi ciddiyetle ele alınmalı, asla ihmal edilmemelidir.
Bugüne kadar üzerinde tartışılan ve halen gelinen noktada da bir netîceye ulaşılamayan öğretmen yetiştirme mes'elesi, ne yazık ki, her geçen gün, zaman kaybımıza sebebiyet vermektedir.
09 Haziran 2014 tarihinde, Türkiye'nin bütün Öğretmen Liseleri kapatılmıştır. Bu okulların kapatılmasının, hiçbir makûl gerekçesinin bulunduğunu da sanmıyorum.
16 Mart 1848'de Darülmualimin adıyla kurulan ve günümüze kadar çeşitli adlarla faaliyet gösteren bu okulların kapatılması, üzülerek ifade etmeliyim ki hiçbir sorgulamaya da tabi tutulmamıştır. Niçin?
Millî Eğitim Bakanı, bir konuşmasında şöyle diyor: 'Öğretmen yetiştirmek de çok kritik. Eğitim Fakültelerinin, öğretmen yetiştirmenin muhakkak değişmesi lazım. Kaynağı kontrol etmeden sistemi kontrol edemeyiz. O sebeple, pilot uygulamadan başlayıp yayarak pilot eğitim fakültelerinin oluşturulması amaçlanıyor.'
Bu cümleler, bir iş'e orta yerinden başlamak demektir. Bendeniz; on yıl (1972-1982) Eğitim Enstitüleri'nde, on beş yıl da (1982-1997) Eğitim Fakülteleri'nde hocalık yapan biri olarak söylüyorum ki, Sayın Bakan, bu cümlesini kurduğu gün, 'pilot' dediği 'deneme eğitim fakültelerinin oluşturulması'na başlamış olsa bile, bu meselenin çözümü-elbette ki, kendine göre- en az beş-altı seneyi alır.
Halbuki, sür'atle, 'öğretmen meslek okulları/liseleri' açılmalı ve iş'e kökten/esastan başlanmalı, yapılanlar da kalıcı olmalıdır.
'Öğretmen Meslek Liseleri'nin mezunları, doğrudan doğruya fakat kendi aralarında yapılan bir imtihanla, adı, ister Yüksek Öğretmen Okulu, ister Öğretmen Fakültesi ve isterse Eğitim Fakültesi olsun, oralara alınmalıdır.
Öğretmen okulu temeli olmayan, Eğitim Fakültesi; tıpkı, Askerî Lise temeli olmayan Harp Okulu veya İmam-Hatip Okulu temeli olmayan İlahiyat Fakültesi gibidir.
Bir farkla ki, Öğretmenlik mesleği, bütün meslekleri alakadar eder: Doktor da, mühendis de, avukat da, imam da, gazeteci de...onun elinde keşfedililir, yoğrulur ve şekillenmeye başlar.
Öğretmen yetiştirmeyi savsaklayan Devlet ile, öğretmenine değer verip ona gereken meslekî saygıyı göstermeyen millet, yetişecek çocuklarına ve gençliğine de önem vermiyor demektir.
Atatürk'ün dediği gibi; 'Bir ordunun kıymeti zabitan/subay ve komuta heyetinin kıymetiyle ölçülür' ise, bir maarifin kıymeti de, 'öğretmene' verilen kıymetle ve öğretmenin başarısıyla ölçülür.
Çünkü; 'Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, muharebe meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeler vermesi ancak irfan ordusuyla kabildir.'