Hepimiz Fuzuli'nin meşhur Şikayetname'sinde geçen, 'Selam verdim rüşvet değil deyü almadılar' dizesini biliriz.
'İçinde geçtiği dörtlük şöyledir:
Selam verdim, rüşvet değildir diye almadılar.
Hüküm gösterdim, faydasızdır diye iltifat etmediler.
Eğer ki görünürde itaat eder gibi davrandılar.
Ama bütün sorduklarıma hal diliyle karşılık verdiler.'
Bugünün Türkiye'sinde de en çok şikayet edilen konuların başında, 'RÜŞVET' gelmektedir.
Seçimden önce bir dostumuz şöyle bir soru sormuştu:
'Hocam, namaz kılan Belediye Başkanından işyerimin ruhsatı için 40.000(kırkbin) TL. vermem gerekirken solcu bir Belediyeden kuruş ödemeden aldım. Şimdi sen bana oyumu kime vereceğimi söyle!' Ve bu arkadaşımız yıllarca sağ- milliyetçi partilerde mücadele vermiş bir kişidir.
Bu arkadaşımız rüşvet isteyenleri cezalandırmak için bir belediye meclisine girmiş bulunmaktadır.
Merhum İsmail Hami Danişmend, Osmanlılarda ilk rüşvetin Üçüncü Murat devrinde verilip –alındığını söyler.
Üçüncü Murat'ın İsfendiyaroğulları hanedanına mensup( ki, Osmanlı bu beyliği yıkmıştı) Veziri Şemsi Paşa'nın Padişah'a kırk bin altınlık rüşveti kabul ettirmesiyle başlar diyor.
Şemsi Paşa Üçüncü Murat'ın para hırsından faydalanıp rüşveti kabul ettirdikten sonra büyük bir neşe ile dışarı çıkar ve şöyle der:
'Bugün 'Kızıl- AHMETLU' intikamın Al-i Osman'dan aldım. Anlar bizim ocağımıza su koydukları gibi, ben dahi anların ocağını söndürecek bir başlangıç düzenledim. Rüşvete dadandırdım ve hatta kırk bin altın bir büyücek lokma idi. Yutturdum. Bundan sonra bunlar rüşvet almaktan baş alamazlar ve rüşvet ile devletleri sebat bulmaz.'
Burada dikkat etmemiz gereken önemli nokta, Üçüncü Murat'ın rüşvet alan ilk Padişah olmasıdır.
Yoksa ondan önce rüşvet alan başka nice devlet memurları olmuştur. Ve bunların birincisi Kanuni'nin dönme damadı Hırvat asıllı Rüstem Paşa'dır.
Peki, işini görmek için verilen her para ya da sağlanan her çıkar rüşvet midir?
Gelecek yazılarımızda bu soruların cevaplarını verme umuduyla selam ve sevgiler….