Sevgili okurlarım.
Bazen mesleğimin dışına çıkarak yazı yazmak zorunda kalıyorum.
Mirasını devraldığımız ve gururlandığımız Osmanlı Devletinin kurucu sülalesinin Türk olduğunu bilmeyen var mıdır?
Türk soyunun dili Türkçe değil midir?
Sultan Alparslan ordusunu Türkçe komutlarla yönetmiyor muydu?
Sorular…sorular..
Neden mi soruyorum. Mirasını devir aldığımız Osmanlı Devletini yöneten saray ve devlet aristokrasisi, bürokrasisi Türkçe konuşmuyordu.
Kahır çoğunluğu Türk olan halk Türkçe konuşurdu. Türkçe ile yaşardı.
Ama okuyup yazamazdı, dilini öğreten okulu yoktu. Devletin okulunda ise Farsça, Arapça dili hakimdi. Bürokrasi, Türkçe yerine Arapça, Farsça kelimelerle konuşur, okur ve yazardı.
Sarayın mekteplerinde okumak, yazmak ve diğer ilimler öğretilirdi. Yani Osmanlının Sarayında okuma-yazma oranı yüksekti.
Böyle bir cümle kurulması halinde hiçbir itirazım olmazdı.
Ama tüm Türk Milletini kast ederek, ''okuryazarlık oranı yüksekti '' derseniz.
Bu ifadeye kargalar bile gülerdi. Mutlaka koro halinde gülmüşlerdir.
Bu satırları kızgınlığımdan yazmıyorum.. Başıma geldiğinden bilerek yazıyorum.
Beş yıldır Samsun İmar Tarihini yazıyorum. Dolayısıyla tüm Osmanlı arşiv belgeleri ile çalışıyorum.
Mesleğimin gereği olarak 1860 dan sonra ki Belediye İmar personelini ,verdikleri ve onayladıkları belgelerden isim isim takip ettim.
Hepsi okur-yazar, ama hepsi Ermeni ve Rum soyundan. Bunların mühendis, mimar olan amirleri ise tamamen Fransız ve İtalya'ndı. Özellikle Fransa ve İtalya'da yetişmiş Ermenilerdi.
Hani Osmanlıda okuma-yazma oranı yüksekti. Türklerden hiçbir teknik elemanın olmadığına belgeleriyle tanık oldum.
Samsun'un ilk imar planını, parselasyon haritalarını, imar durumu belge tanzimlerini, yol istikamet planlarını, işte okur-yazar olan fakat Türk olmayan kadrolar yaptı.
Osmanlı bir imparatorluktu, her Milletten vatandaşı olabilirdi. Hiçbir sorun yok. Fakat nasıl oluyor da kurucu soy olan Türkler okur-yazar olmaktan mahrum edilmişti.
Şimdi bu durumu yanlış bilgilerle övmemiz mi gerekirdi.
Hoşça kalın.