Ramazan, içinde orucu, Kur'an-ı Kerim'in inişini ve Kadir gecesini(Kur'an-ı Kerim bu gece inmeye başlamış)barındırdığı için on bir ayın sultanıdır.
Ramazan ayının bir başka adı da Şehrullah (Allah'ın adı)'dır.
Her Ramazan ayında adedimiz üzere günlük politik çekişmeleri konu edinen yazı yazmayız.
Peki, günlük politik çekişmeleri yazmak İslami olmayan bir tavır mıdır?
Hayır, politikayı hiçbir zaman İslam dışı görmedik. Zira politika, namı diğer siyaset, devlet ve memleket yönetme sanatı ve ilmidir. Politikasız bir nefesimiz yoktur.
Her şeyden önce politika, yani devlet ve memleket yönetme görevi, Peygamberimiz(sav)'in asli üç önemli görevlerinden birisi olduğuna inanıyoruz.
İslam Alimlerimiz, Peygamberimiz(sav)'in üç önemli görev ile gönderildiğini ifade ederler:
Birincisi, vahyi tebliğ etmektir.
İkincisi, irşattır, rehberliktir.
Üçüncüsü ise devlet başkanlığı(devlet yönetme)dir..
Peygamberimiz (sav)'in vefatlarıyla vahiy görevi sona ermiştir. İrşat görevi İslam alimlerine, devlet yönetme görevi de Halifelere geçmiştir.
Ama biz politikayı, her aracı mubah gören zihniyet olarak değerlendirmiyoruz.
Hakkında bilgi sahibi olmadığımız konunun ardından da koşmayız. Çünkü hayatımda bununla ilgili bir- iki yanlışım oldu. Manen üzüldüm ve yanlış yaptığım kişiden de helallik istedim ve de hakkını helal ettiklerini ifade etmişlerdir.
Çirkefleştirilen politik olayların içinden sıyrılıp mana dünyamıza bakmamız gerekir:
Ramazanın ve orucun neresindeyiz?
Ramazan'ın rahmet ve mağfiret yağmurundan yararlanabiliyor muyuz?
Orucun getirdiği mana iklimini soluklayarak nefis eğitimini gerçekleştirebiliyor muyuz?
Yarısından fazlasını geride bıraktığımız bu mübarek günleri değerlendirebildik mi? Geride kalanları için bir manevi projemiz var mıdır?
Evet, gerçekten bu işlerin neresindeyiz? Bir hesap yapma cesaretimiz var mıdır?
Yoksa yazıklar, binlerce, milyarlarca yazıklar olsun bize… Çünkü bir dahaki Ramazan'a ya kısmet? Selam ve dua ile… [email protected]