n

n

n Siyaset ve Batıdaki deyimi ile politika, çoklu oyun anlamında olmasına rağmen; ahlâki değerlerden yoksun olmak anlamında değildir. Diğer bir deyim ile politika içinde ahlâksızlığa ve etik olmayan davranışlara yer yoktur. Sizlere daha önceki bir makalemde, Amerika Başkanı, Richard Nixson ve Watergate skandalı ile olan durumu yazmıştım. Bu olayda, gerçek demokrasilerdeki iki önemli husus göze çarpmaktadır. Birincisi, böyle bir olay Türkiye de olsa; herkes gülerek, müstehzi tavırla aferin adamlara, çaktırmadan nasıl da karşı tarafı dinlemişler diye, iftihar vesilesi çıkarılır ve bu olay ahlâksızlık olarak vasıflandırılmazdı. İkincisi ise, karşı tarafın dinlenmesini organize eden, Amerika Başkanı olsa bile, alaşağı edilebilmesidir. Amerika da başkanlık sistemi olması sebebi ile, başkanlığın statüsünün ve yaptırım gücünün çok yüksek olduğunu ifade etmeye gerek yoktur. Bunun yanında diğer bir olay ise, Watergate olayıdır. Adalet Bakanı Elliot Richardson, Cumhuriyetçi Parti’den, yani Richard Nixson la aynı partidendir. Adalet bakanının durumu araştırmak üzere görevlendirdiği savcı, Archibald Cox iktidara rağmen demokratların dinlenmesini organize eden, Richard Nixon u suçlu bulmuştur. Richard Nixon savcının görevden alınmasını istemesine rağmen, adalet bakanı bunu yapmamış ve sonuçta, Amerika Bileşik Devletleri Başkanı Richard Nixon istifa etmek mecburiyetinde kalmıştır. İşin garip tarafı, savcı A. Cox, Richard Nixon un atadığı bir savcıdır. Adalet Bakanı Elliot Richardson da cumhuriyetçidir. Buna rağmen soruşturmayı yaptırmasının sebebi, Adalet Bakanı’nın çok ahlâklı olduğundan değil, seçmenine olan saygısından ileri gelir. Bunun aksine hareket etse idi, siyasi hayatın biteceğini bilmesinden kaynaklanır. Aksine olan durumu Amerikan seçmeninin affetmesi imkânsızdır. Amerikan siyasi tarihindeki bu olay, siyasetteki etik davranışın ne kadar önemli olduğunu ortaya koyması bakımından çok önemlidir. İşte, ABD yi süper güç yapan da bu anlayıştır. Yakın zamanda, NewYork un Demokrat Valisi Davit Paterson u yerinden eden, ücretini vermeden aldığı bilettir. Valinin, Obama nın adamı olmasının da önemi yoktur.

n

n Gazetelere düşen, Ergenekon, Balyoz ve şike gibi davalarda yeniden yargılanma için ilk resmi adım atılıyor, Adalet Yolda haberi çok enteresandır. Adalet nerede idi ki, gelmeye niyetlenerek yola çıkmış? Osmanlı Devleti zamanından başlayarak (1908, hareket ordusu), Ülkemizde doğrudan veya dolaylı olarak, ordunun vesayeti olağan bir durumdur. Yalnız, 1980 darbesi ile artık bu ortadan kalkmıştır. Balyoz ve Ergenekon olaylarında delillerin ne kadar yeterli olduğunu bilmiyorum. Yalnız, delillerin çuvallarla getirilmesi, 2004 yılında yazılan CD lerin Windows XP (2003) ile yazılmış olmasına rağmen; bunlara Calibri (2007) ile ilâvelerin yapılması, birçok kuruluş tarafından rapor edilmesine karşı bunun mahkemelerde dikkate alınmaması çok önemlidir. İstanbul daki harp oyunlarında nasıl kararların alındığını bilmiyorum. Yalnız, 1908 yılından bu yana orduya tevarüs eden, vesayet ile ilgili hususlar konuşulmuş da olabilir. Yalnız, kuvveden fiile geçen bir durum yoktur. Bu şekilde konuşmalar var ise, elbette bunlar doğal olarak karşılanacak olaylar değildir. Eğer böyle bir durum yok ise, bunu TSK malederek, ülkemizin savunmasında tek güvencemiz olan ordumuza mal ederek, yıpratılması da hiç uygun değildir. Buna ilave olarak, 17 Aralık olayları dolayısı ile, paralel devletin bu işleri organize ettiğinin ileri sürülmesi ise, ayrı bir konudur. En az 3-5 yılı içine alan süreç içinde, TBMM, hükümet ve yargı olarak bu olaylara seyirci kalmasının mazereti ne olabilir. Bağımsız mahkemelerce yapılacak, incelemeler ile, 1960 veya 1980 deki gibi olaylar cereyan etmiş ise, ülkenin çıkarlarına ters düşen her hareketin ben de karşısındayım. Yalnız, adaletin kesin kılıcının hak üzerinde olması gereği vardır. Şimdi, her zamandan çok birliğe ihtiyacımız vardır. Yalnız, hak ve adaletten uzak davranışlarla, kimileri mahkum edilecek olur ise, hak asla yerde kalmayacaktır ve bir gün yerini bulacaktır. Bu arada kimi mazlumların ahı da, haksızları tutacaktır. Osmanlı İmparatorluğu, yedi iklim, üç kıtaya tek bir kelime ADALET ile hükümran olmuştur. gerçek gücün adaletten geçtiğini ifade eder, saygılarımı sunarım.

n

n

n

n

n