Bilmediğimiz nyaşamlar, yaşanmakta olan ve yaşanacak meçhul hikâyeler…
n Geride nkalan lösemiyle yaptığımız mücadele sürecindeki yirmi dört yılda, nelere tanık nolmadık ki! Evlilik eşiğinde lösemiyle tanışan kızımızdan, askere göndermeye nkıyamadığı ikizlerinden biri lösemiye yakalanan anneye; beş çocuğundan küçüğünün nhastalığıyla mücadelesini sürdürürken eşini kaybeden anneden, kardeşlerine ilik nvererek hayata bağlayan Siverekli Mehmet’e kadar…
n O nöykülerin unutulmaz kahramanlarından sadece birisi Gaziantepli Salih.
n Ailesine nsorumlu baba tipinin seçkin örneği genç adam üç çocuk babasıydı.
n Efendi, ndürüst; ses tonuyla mütevazı yapısını ele veren fabrika işçisi…
n Hastane nile ev arasında mekik dokurken şükretmeyi bilen baba, çocuğuna verdiği ilikle nailesini de hayata bağlamış, can katmıştı Ramazan’ına.
n Birkaç nyıl önce tanıştığımız ilk ziyaretimizdeki, “Kapımızı ilk defa siz çaldınız, nAllah razı olsun!” sözleri, kendisinin olduğu kadar toplumun insanî ilişkilere nhasret kaldığının göstergesiydi.
n Diyaloğumuzun nileri dönemleri, 2013 Ağustosundaki beraberliğimizde sıkıntıları geride kalmış; nmemleketlerine uğurladığımızda, dostlar defterine bir aileyi daha eklemiştik. nArtık Gaziantep’te kapısını çalıp misafir olabileceğimiz bir evimiz vardı.
n nSalih ve ailesiyle ayrılışımızın non gün sonrasında telefonum çaldığında Antalya’daydım. Rehberimdeki isminden ndolayı kendisine ahizeden seslendim.
n “Salih, nmerhaba!” diye hitap ettiğimde karşıdan gelen ağlamaklı ses “Kenan abi, biz çok nkötüyüz!” yanıtı, çocuğun hastalığındaki muhtemel olumsuz gelişmeleri akla ngetirmişti.
n Telefondaki neşi “Kenan abi Salih’i bıçakladılar!” cümlesi tüm hislerimi felce uğratmıştı nsanki. Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüş, dilim tutulmuş; böyle bir nşahsiyete el kaldırabilecek gerekçeyi kim nasıl bulabilir diye düşünürken, genel ndurumunu sorduğumda “Dün defnettik.” sözleriyle tamamen yıkılmıştım.
n Acının nkoru içini dağlayan eşi teskin etmek ne kadar mümkünse o kadarına dilim ndönmüştü.
n Ailenin ndaha henüz bir hafta önce zirvedeki mutluluğu zemine çakılmıştı. Hayata ntutunmak için istenmedik yeni bir yol haritasının başındaydılar. Annenin, “Samsun’a ngelince bize sahip çıkar mısınız?” sorusu, oğlunu hayata bağlayan Salih’in nemanetine sahip çıkar mısınız anlamındaydı.
n Yaşanan nolaydan bir yıl sonra geldikleri Samsun’da buluştuk aileyle. Acıyı unutmak nmümkün olmasa da mesafe almışlardı. Geride kalanların birbirine kenetlenişi ve nher şeye rağmen pozitif duruşları görülmeye değerdi.
n En nbüyük tesellimiz Ramazan’ın babasından aldığı ilikle yaşama sarılabilmesiydi.
n Zaman nzaman paylaştığımız öykülerle karamsarlık yaymak değil amacımız.
n Empatinin npaylaşıma dönüşmesi, hayatın acılarıyla yüzleşenlere şefkatli el uzatılması, nsosyal bağların kuvvetlendirilmesi için bir ilham ışığı yakmak, düşünülen.
n Bu nmücadelede acılara rağmen umut ve tevekkülü yakından gözlemledik.
n Devam neden yaşam sürecinde yeni umutlarla hayata tutunmaya, tutundurmaya devam etmekten nyapacak başka ne var ki…
n
n n